Archive for the Fotoğrafçılık – Çekim Teknikleri Category

Fotoğrafta Alan Derinliği

Posted in Çekim Teknikleri, Çekim Teknikleri, Fotoğrafçılık, Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri, Genel with tags , , , , , , , , on 29/06/2012 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2012 Temmuz sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

FOTOĞRAFTA ALAN DERİNLİĞİ

“Arka planı nasıl flu yaparız?” ya da “Fotoğraflarımızda azami net alan nasıl elde ederiz?” soruları, fotoğrafçılığa yeni başlayan ya da ufkunu geliştirmek isteyen tüm fotoğrafçılar tarafından sıkça sorulur. Bu hususla ilgili unsur alan derinliğidir. Bu yazımızda alan derinliğini nasıl kontrol edebileceğimizi inceleyeceğiz.

Alan Derinliği Nedir?

Alan derinliği, netleme yaptığımız objenin önünden başlayıp arkasındaki bir noktaya kadar devam eden fotoğrafta net olarak algıladığımız mesafedir. Bu mesafeyi az tuttuğumuzda konuyu izole eder ve belirginleştirir, arka planı netsiz, flu hale getirmiş oluruz. Alan derinliğinin çok olduğu fotoğraflarda derinlemesine büyük bir alan net gözükür. Özellikle portre çekimlerinde alan derinliğinin olabildiğince az olmasını tercih ederiz. Böylece konu arka plandan izole edilerek belirginleşir. Keza manzara çekimlerinde ön plandan arka plana kadar tüm detayları net görebilmek için alan derinliğini artırmak isteriz. Alan derinliğini kontrol ederek fotoğrafta farklı sonuçlar ve etkiler elde etmek mümkündür.

Alan Derinliğini Nasıl Kontrol Ederiz?

Algılanan alan derinliğini üç unsur belirler. Bu unsurların bir veya bir kaçını kontrol ederek istediğimiz alan derinliğini elde ederiz:

  1. Diyafram
  2. Konuya olan uzaklık
  3. Lensin odak uzunluğu

Diyafram

Kullandığımız lens ve konuya olan uzaklığımız değişmedikçe, diyafram ne kadar kısıksa alan derinliği o kadar fazla olur. Örneğin üç metre mesafeden bir portre çekiyorsa f/4 değeri bize sığ bir alan derinliği verirken, f/8 değeri daha fazla bir alan derinliği sağlar. Diyafram ne kadar açıksa, alan derinliği o kadar az olur. Kapalı diyafram (büyük f değeri) alan derinliğini artırır.

Konuya Olan Uzaklık

Kullandığımız lens ve diyafram aynı kalmak kaydıyla, konuya olan mesafemiz değiştikçe alan derinliği değişir. Konuya ne kadar yakınsak alan derinliği o kadar azdır. Mesafemiz arttıkça alan derinliği de artar. Örneğin 50mm bir lensle f/5.6’da bir portre çekiyor olalım. Portreyi 2 metreden çektiğimizde oluşan alan derinliği, 4 metreden bir çekim yapmaya kıyasla daha az olacaktır, konu arka plandan daha izole olacaktır.

Lensin Odak Uzunluğu

Konuya olan mesafe ve diyafram değişmedikçe geniş açı lensler (kısa odak uzunluğu), tele lenslere kıyasla daha fazla alan derinliği algısı yaratırlar (teoride odak uzunluğu alan derinliğini etkilemez). Örneğin 28mm ile çektiğimiz bir manzarada ön plandaki bir ağaçtan arkadaki dağlara kadar olan bir alan net gözükürken, 85mm ile çekim yaptığımızda alan derinliği daha az olacaktır.

Hepsini Birleştirdiğimizde

Alan derinliğini etkileyen unsurların hepsini aynı anda kullanarak istediğimiz etkiyi elde edebiliriz. Her üç unusuru aynı anda kullanamadığımız durumlarda tek bir unsur bile istediğimiz sonucu verebilir. Örneğin arka planı uçurmak istediğimiz bir portre çekmek istiyorsak olabildiğince uzun odaklığa sahip bir lens kullanır,  mümkün en açık diyaframı seçer (büyük f değeri) ve konuya yakın bir mesafeden çekim yaparız. Öndeki bir taştan ufuk çizgisinde yer alan gemilere kadar olan bir alanı net olarak görmek istediğimiz bir fotoğrafı çekerken daha geniş açı tercih eder ve diyaframı kısarız.

Alan derinliği, netleme yaptığımız noktanın önünden başlayıp  arkasında devam eder, ancak önde ve arkada aynı eşitlikte olacak şekilde gerçekleşmez. Geniş açılarda yaklaşık üçte birlik bir bölümü netleme noktasının önündedir, üçte ikilik kısım netleme noktasının (konunun) arkasındadır. Lensin odak uzaklığı arttıkça bu oran yarı yarıya yaklaşır.

Elde etmek istediğimiz alan derinliğine göre lens, diyafram ve mesafe seçimimizi yaparken netliğe etki eden faktörleri de unutmamalıyız. Kısık bir diyafram doğru pozlama için uzun bir enstantane gerektiriyorsa çekimi gerçekleştirirken elimizin titremediğinden emin olmalıyız ya da  konuya olan mesafemizi ayarlarken mesafenin fotoğrafın perspektifini değiştirdiğini unutmamalı, kadrajımızı buna göre ayarlamalıyız.

Alan derinliği yaratıcı fotoğrafçılıkta en etkili unsurlardan birisidir. Alan derinliğini bilgisayar ortamında suni olarak yaratmak mümkündür ancak bu tür çalışmalar ne kadar ustalıkla yapılsalar ve bazı estetik unsurlar içerseler de fotoğraf çekimi esnasında oluşturulan alan derinliğinin birebir yerini tutmazlar.

Keskin ve Net Fotoğraf Nasıl Çekilir?

Posted in Çekim Teknikleri, Çekim Teknikleri, Fotoğrafçılık, Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri, Genel with tags , , , , , , , , , , , , , , , on 13/05/2012 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2012 Mayıs sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Keskin ve Net Fotoğraf Çekmenin Püf Noktaları

Keskin ve net fotoğraf çekmek her fotoğrafçının en büyük arzusudur. Yeni başlayanlar kadar tecrübeli fotoğrafçılar bile bazen bunu başaramazlar. Bu yazımızda bunu başarmak için gereken unsurları irdeliyoruz.

Netlik, Keskinlik

Çoğu zaman netlik ve keskinlik aynı anlamda kullanılsalar da teknik olarak farklı unsurlardır. Eğer özellikle tercih edilmiyorsa net olmayan bir fotoğraf makbul değildir. Netlik, fotoğrafta ilgi odağını belirleyen başlıca unsurlardan birisidir. Öte yandan keskinlik, fotoğrafın net olan bölümünün renk, kontrast  ve çözünürlük açısından kalite seviyesini belirler.

Keskin bir fotoğraf için doğru noktaya netleme yapmış olmak önemlidir ama keskinliği garanti etmez. Net ve keskin bir görüntü elde etmek için kullandığımız ekipman kadar ekipmanı kullanım şeklimiz etkili ve belirleyicidr.

Netlik ve Keskinliğe Etki Eden Faktörler

Keskin ve net bir fotoğraf elde etmek için en temel unsur hareketin kontrolüdür. Bu yeterli büyüklükte enstantane kullanımı ve konuyla gövdenin hareketsiz olmasıyla sağlanabilir.  Ancak bir çok diğer faktör sonucu etkileyebilir. Konu ve şartlara göre bu faktörlerden bazıları sonucu büyük ölçüde değiştirebilecek etki yapabilirler.

Optik aksam

Kullanılan lens optik kalitesine göre keskinlikte önemli rol oynar. Her lens belli optik kusurları minimize edecek şekilde tasarlanır ancak hiç biri mükemmel değildir. Lensin çözünürlük kabiliyeti, ışık geçirme oranı, verdiği alan eğimi, zoom ya da sabit odak uzaklıkta olması, optik kusurları yok etmedeki başarısı vs. sonucu etkiler. Bir çok lens en açık diyaframda kullanıldığında en keskin performansı sergilemez. Genel kural olarak diyaframın en açık diyaframdan 2 stop kadar kısıldığı diyafram değeri optimum performans için başlangıç noktasıdır.

Kullanılan lensin performansını etkileyen bir unsur lensin üretiminden kaynaklanan farklılıklardır. Çok hassas üretim kıstaslarına ve kontrollerine göre üretilseler de, tasarım kriterleri içinde bile lens elementlerinin doğru optik düzlemde olmaması gibi sebeplerle aynı tip iki lensin performansı farklı olabilir.  Benzer şekilde sensör-bayonet-lens düzleminin doğru olmaması daha üstün bir performans elde edilmesini engeller. Özellikle sensörlerin piksel sayıları arttıkça en ufak lens kusuru bile görüntüde hemen farkedilebilir performans düşüklüğüne sebep olabilir.

Zoom lenslerin tasarımlarından kaynaklanan bir dezavantajı tüm zoom alanı boyunca aynı performansı verememeleridir. Bazı zoom lensler geniş açı tarafında, diğerleri ise tele tarafta daha iyi sonuç verirler. Kullandığımız aksamın özelliklerini bilmek, bazı durumlarda bizleri hayal kırıklığına uğramaktan kurtarır.

Lenslerde netliği en çok etkileyen unsurlardan birisi kullandığınız sistemin AF performansıdır. Öncelikle lensin gerçekten istediğiniz yere netlediğinden emin olmamız gerekir. Doğru netlik gövde-lens kombinasyonun bir bileşeni olduğundan bazı gövdelerde lens spesifik olarak netleme noktasının ince ayarını yapma kabiliyeti vardır. Aynı lens farklı gövdelerde öne ya da arkaya netleme yapıyor olabilir. Lensle ilgili yapacağımız birkaç test bize böyle bir sorun olup olmadığını gösterir. Vizörde çok net görüp bilgisayar ekranında açıp baktığımızda net gözükmeyen bir çok fotoğraf bu yüzden hayal kırıklığı yaratmıştır.

Filtre kullanımı net ve keskin fotoğraf kullanımında iki taraflı bıçak görevi görebilir. Kalitesiz bir filtre optik performansı çok büyük oranda etkileyebilir. Teorik olarak lensin önüne koyacağımız her optik eleman görüntü kalitesinde kayba neden olur. Bu yüzden bazı profesyoneller koruma amaçlı olarak filtre kullanmazlar, korume ve yandan gelen ışığı da keserek kontrastı artırmak adına parasoleyi tercih ederler.

Hareket

Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere netlik ve keskinliği etkileyen en önemli unsurların başında konunun ya da gövde-lens bileşeninin çekim anında sabit olmasıdır. Burada ilk başvurulacak yöntem tripod kullanımıdır, ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda el titremesinden kaynaklanan netsizliğe engel olmak için yeteri büyüklükte enstantane ile çekim yaptığımızdan emin olmamız gerekir. Temel kural en az odak uzaklığının tersi büyüklüğünde bir enstantane kullanmak gerekir (örneğin 100mm odak uzaklığında çekim için 1/100sn enstantane). Ancak filmli gövdeler için geçerli olan bu kural dijital dünyada gerçekten sınır seviyesindedir. Herkesin gövdeyi sabit tutma kabiliyeti de aynı olmadığından bu kuraldaki rakamı bazen 2’yle çarpmak gerekir (örneğin 50mm için 1/100sn).

Lenslerin titreşim engelleme özellikleri yerine göre 1-3 stop kadar avantaj sağlayabilir ama titreşim özelliği doğru tatbik edilmezse bazen tam tersine netsizliğe yol açabilir. Titreşim özelliğinin devreye girip sonuç vermesi çok az da olsa bir süre gerektirir, bu süre zarfında deklanşöre bastığımızda, (örneğin seri kare çekimlerinde) kareyi net yakalayamayabiliriz. Keza titreşim özelliği ancak elle çekimde olduğu gibi, gerçekten titreşim varsa kullanılmaldır. Tripodlu çekimlerde bu özelliğin kullanılması netsizliğe yol açar (bazı lenslerde tripod kullanımı için ayrı titreşim özelliği seçeneği vardır ama pratik sonuçlar bu özelliğin de en üst seviyede çalışamayabileceğini göstermektedir).

Kaliteli bir tripod kullanımı özellikle önemlidir. Tripod’un aksamı taşıyacak güçte olması, rüzgar ve gövdeden kaynaklı her türlü titreşimi emebiliyor olması önemlidir. Bu yüzden kaliteli tripodlar bazen kullandığımız gövde ve lenslerden pahalıdırlar. Bilimsel olarak incelendiğinde aynanın deklanşöre bastıktan sonra yukarı kalkıp gövdeye çarpmasından oluşacak titreşim, tripod üzerinde dahi netsizliğe neden olabilir (bu yüzden üst sınıf gövdelerde ayna kilitleme özelliği –MLU- vardır.)

Şekil 1: Örnek fotoğraf – 200mm, 1/200 sn, tripod üzerinde titreme engelleme yok

Şekil 2: Titreme engelleme olmadan elde çekim

Şekil 3: Titreme engelleme ile elde çekim

Teknik

Net görüntü elde etmede tipik tuzaklardan biri AF sisteminin kullanılmasındaki tekniktir. Örneğin karenin tam ortasındaki netleme gözüyle netleme yapıldıktan sonra deklanşör yarım basılı tutularak netlik sabitlenip çekmek istediğimiz kare tekrardan oluşturulduğunda geometrik olarak konuya olan uzaklık değişir. Bazen bu değişim netsizliğe yol açabilecek büyüklüktedir. Yukarıda verdiğimiz şekilde çeşitli lens kusurları da buna eklenirse (backfocus) bazen net bazen net olmayan tutarsız performansın nasıl olaşabileceğini kestirebilirsiniz.

Kullandığımız sistemin netleme mekanizmasının nasıl çalıştığını, hangi modun ne zaman ne amaçla kullanılacağını bilmemiz çok önemlidir. Bunu referans el kitapçığından öğrendikten sonra pratik yaparak pekiştirmeliyiz. Prensip olarak genelde farklı yapıya sahip olduğundan en ortadaki netleme gözü en etkilisidir. Netleme gözünün gerçek kapladığı alan vizördeki göstergeden biraz farklı olabilir. Durağan cisimlere netlerken anlık netleme, hareketli cisimlerde sürekli netleme olanağı kullanılabilir. Bu tür nüanslar başarılı netlemede kritik rol oynarlar.

Günümüz teknik olanaklarının bize sunduğu bir kolaylık LiveView’dur. Arka LCD ekran üzerinden yapacağımız netlik gerçek sensör üzerindeki netlik olduğunda doğru yapıldığında (genelde manuel netleme) kesin netliği yakalama şansımız olur. Bunun mümkün olmadığı durumlarda netleme taraması yapılabilir (AF dahi kullanılsa, desteklenen lenslerde her defasında manuel olarak netleme bilezeğinin kullanarak netleme noktasının değiştirilmesi).

Tipod üstünde olsa dahi deklanşöre bastığımızda gövdede titreme yaratırız. Bunu engellemek için deklanşör kablosu kullanabiliriz, ya da zaman ayarı (self timer) özelliğini devreye alabiliriz. Bazı gövdelerde zaman ayarı ile birlikte aynanın çarpmasından sonra oluşan titreşimi engellemek için perdenin açılma süresini geciktirmeyi sağlayan ayar bile vardır.

Sonradan İşleme

Net ve keskin bir fotoğraf elde etmede en son ama en çok etkili unsurlardan birisi de bilgisayar başında yapacağımız müdahaledir. Hiçbir görüntü gövdeden çıktığı haliyle en keskin ve en net halinde değildir. Bunun temel sebeplerinden birisi sensör önünde anti-aliasing adı verilen ve bazı görüntü sorunlarını (moire) yok etmek için bulunan filtredir. Böyle bir filtresi olmayan sensörlerde bile optimum netlik ve keskinlik için görüntü işleme programı yordamıyla USM (unsharp mask) yani keskinleştirme işlemi yapılmalıdır.

Kontrast, algılanan keskinliği artıran bir unsurdur. Sonradan işlemede doğru kontrastın verilmesi fotoğrafın keskin ve net algılanmasını sağlar, ancak doğru tatbik edilmediğinde tersi sonuçlar doğurabilir.

Şekil 4: Sonradan işlemenin etkisi

Sonuç

Keskin ve net görüntü doğru aksam ve tekniğin bileşimidir. Kullandığımız malzemelerin kısıtlarını bilerek doğru tekniği kullandığımızda herkesin hayranlıkla bakacağı güzel görüntüler elde edebiliriz. Bu konuda en pahalı aksama sahip olan değil, aklını ve tekniğini konuyla en iyi birleştiren yaratıcı fotoğrafçılar her zaman başarıya daha yakındırlar.

Işık Ölçüm Sistemleri

Posted in Çekim Teknikleri, Çekim Teknikleri, Fotoğrafçılık, Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri, Genel with tags , , , , , , , , , , , on 02/03/2012 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2012 Mart-Nisan sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Işık Ölçüm Sistemleri

Işık Ölçümü ve Pozlandırma

Hangi çekim modunda olursak olalım, pozlandırmanın ne şekilde yapılacağına karar vermek için çekeceğimiz karedeki ışığı ölçeriz. Işık ölçümü sadece bir referanstır,  karenin ortalama olarak aldığı ışığın ölçülmesini sağlar. Gövde, ölçülen bu ışığa karşılık gelecek diyafram ve enstantane değerlerini bize verir. Bu değerleri kullanabildiğimiz gibi, dilersek farklı pozlama ve fotoğrafik etki amacıyla değerleri değiştirebiliriz. Doğru pozlama yoktur, ama tercih edeceğimiz pozlama için ışık ölçümü bize başlangıç bir referans noktası sağlar.

Işık Ölçüm Modları

Modern bir çok fotoğraf makinasında birden fazla ışık ölçümü yöntemi vardır. Işık ölçüm modu olarak adlandırılan bu yöntemler farklı bölge ve ağırlıklara göre bize ışık ölçümü sağlar, hedef diyafram ve enstantane değerlerini belirlememize yardımcı olurlar. Temel olarak üç tip ışık ölçüm modu vardır:

1)  Matris Ölçüm

Karenin belli alanlara ayrılarak her bir alana düşen ışık miktarının ölçülüp daha sonra belli ağırlıklara göre ortalamasının alındığı ölçüm modudur. Ölçümde sadece ışık değil, renk, uzaklık, aşırı parlak noktalar gibi hususları da değerlendirilebilir. Bazı gövde üreticileri odaklama noktasının bulunduğu alana düşen ışığa daha fazla ağırlık verirler, bazıları ortalama değeri alırken hafızasında önceden kaydedilmiş ölçümü belli karelerle karşılaştırır. Çektiğimiz fotoğrafların hemen hemen %95’inde matris ölçüm bize doğru pozlandırma değerini sağlar.

Matris Ölçüm : Matris ölçümde gövde karenin değişik alanlarındaki ışık ölçülerek ortalama ağırlıklı bir ölçüm hesaplanır (1/500, f3.5 ).

2)  Merkez Ağırlıklı Ölçüm

Bu modda gövde, karenin tam ortasındaki dairesel bir alana düşen ışığa ağırlık verir, dairenin dışında kalan yerlerden gelen ışığı değerlendirmez. Dairenin büyüklüğü bazı gövdelerde seçilebilir ama genelde sabittir. Bazı gövdelerde bu alan işaretli olabilir. Karenin ortasına denk gelen objelerin çekiminde sadece objeye düşen ışığı dikkate almak için bu ölçüm modu kullanılabilir.

Merkezi Ölçüm : Merkez ağırlıklı ölçümde gövde karenin ortasındaki alandan ölçüm yapar (1/1000, f3.5 ). Burada merkez beyaz ağırlıklı olduğundan ölçüm sonucu merkezi kaplayan beyaz kare gri çıkıyor.

3)  Spot Ölçüm

Noktasal olarak tabir edilebilecek çok küçük bir daireye düşen ışık miktarının ölçüldüğü moddur. Küçük daire, seçilen netleme noktası üzerine denk gelir. Özellikle doğru pozlama yapılmak istenen küçük bir bölgeye düşen ışığı referans almak için kullanılır. Örneğin arkadan gelen ışığın çok olduğu bir ortamda karanlık kalmış bir yüzü doğru pozlamak için yüz üzerinde gölgedeki alana denk getirilen ölçüm noktası yüzün doğru pozlanmasını sağlar.

Spot Ölçüm Beyazda : Beyaz alandan yapılan spot ölçüm neticesinde beyaz renk gri çıkıyor (1/1000, f3.5 ).

Spot Ölçüm Siyahta : Siyah alandan yapılan spot ölçüm neticesinde siyah renk gri çıkıyor (1/60, f3.5 ).

Spot Ölçüm Kirmizida : Kırmızı alandan yapılan spot ölçüm neticesinde kırmızı renk normal bir tonda çıkıyor (1/160, f3.5 ).

Hangi Ölçüm Modu, Ne Zaman?

Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere ışık ölçümü bize referans bir ölçüm değeri sunar. Ölçüm modlarının nasıl çalıştığını biliyorsak, arzu edilen pozlandırma için hangi ölçüm modunu kullandığımız önemli değildir. Ancak her bir mod bize bazı kolaylıklar sunar.

Hareketli ortamlarda, ışığın yer ve şiddetinin sıkça değiştiği zamanlarda, ölçümü değerlendirmek için fazla vaktimiz olmadığı zamanlarda, genel çekimlerde, manzaralarda, portrelerde matris ölçümü kullanabiliriz. Matris ölçüm çoğu zaman bize doğru pozlandırmayı sağlar, ancak karenin içinde aşırı parlak ve aşırı koyu kısımlar birarada olduğunda ya da bir bölgede baskın şekilde parlak bir ışık kaynağı olduğunda fotoğrafik açıdan istediğimiz sonucu alamayabiliriz. Böyle durumlarda ölçümün yapıldığı bölgeyi belirleyerek (merkez ağırlıklı ya da spot) ölçümü gerçekleştirmemiz daha sağlıklı sonuç verecektir.

Spot ölçüm bir karenin herhangi bir noktasının doğru pozlanması için gereken ölçümü bize verir. Karenin içinde netleme noktasını gezdirerek parlak ve koyu yerlerdeki ışığın miktarını bu şekilde belirleyebilir, özellikle manuel modda çekim yapıyorsak arzu ettiğimiz pozlama kararını buna göre verebiliriz. Çekeceğimiz obje üzerinde yapacağımız bir ölçüm, karenin başka bölgelerinden etkilenmeden objenin doğru pozlanmasını sağlar. Arkadan parlak ışığın geldiği durumlarda bir objeyi doğru pozlandırmada spot ölçüm çok etkilidir.

Merkez ağırlıklı ölçüm daha büyük bir alanda yapılan spot ölçüm gibidir. Örneğin karedeki bir yüzün tamamını ölçüme dahil etmek istersek bu yöntemi kullanabiliriz (ya da yanak gibi bir bölgeden spot ölçüm yapabiliriz). Filmli gövdelerde sıklıkla rastalanan bu ölçüm eskisi kadar rağbet görmemektedir.

Matris ölçümde gövde otomatik olarak ağırlıklı bir ölçüm yaptığından, farklı ışık koşullarında bu yöntemle alınan ölçüm değerini değiştirmek istediğimizde zorlanırız, çünkü gövdenin hangi bölgeden ne ağırlıkla ışığı ortalamasını aldığını bilemeyiz. Bu gibi durumlarda merkez ağırlıklı ya da spot ölçüm bize net bir bölgeye düşen ışık miktarını gösterir. Böylece karenin diğer alanlarına kıyasla bu ölçümü değiştirmek bizim elimizdedir.

Hangi yöntemi kullanırsak kullanalım, ışığı doğru kullanarak bazen gösterilen referans diyafram ve enstantane değerlerinden farklı değerlerle çekim yapmak, yaratıcı fotoğrafçılığın sınırlarını zorlamamızı sağlayacaktır.

HAREKET FOTOĞRAFÇILIĞI – Hareketli Nesnelerin Çekimi (2)

Posted in Çekim Teknikleri, Çekim Teknikleri, Fotoğrafçılık, Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on 30/10/2009 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2009 Eylül-Ekim sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Hareket fotoğrafçılığı yazımızın ilk bölümünde hareketleri nesnelerin çekiminde çekilen aktivite hakkında bilgi sahibi olmanın öneminden bahsetmiş, temel aksiyon fotoğrafçılığı tekniklerini incelemiştik (hareketi dondurmak, pan yapmak, netleme, kritik hareket anını yakalamak, zamanlama). Başarılı bir çekim için iki yaklaşımımızın olduğunu vurgulamış (hareketi dondurmak, düşük enstantane ile hareketi/hızı yansıtmak), ve ekipman seçimi, netleme ve kritik anın yakalanmasına ilişkin örnekler sunmuştuk. 

Bu bölümde aksiyon fotoğrafçılığının en önemli tekniği olan pan yapmayı detaylı olarak inceleyip başarılı bir çekime etki eden faktörleri özetleyeceğiz.

#

EKG_012

Powerboat P1 Türkiye GP 2009,  İstanbul. İkibin beygir motor ve 7 tona varan ağırlıklarıyla büyük bir süratle boğazda yarışan teknelerden biri. Hız hissini verebilmek için çok düşük bir enstane seçip deniz kıyısından elle çekimi gerçekleştirdim. Bu enstantanede tekneyi net yakalayabilmek için biraz deneme yapmak gerekti.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/30sn, f/25, sürekli autofocus, matris pozlandırma
# 

Pan Yapmak (Panning)

Pan tekniği, hareket eden nesnenin hareketini, hız hissini verecek şekilde kareye aktarmada kullanılır. Burada nesne mümkün olduğunca net çıkarken arka (ve ön) planın kareyi boyadığı bir etki, hareket ve hızı yansıtacak şekilde resmedilir. Ustalaşılması zor bir tekniktir ama sonuçlar çok tatminkar olur. Tekniği en üst seviyede uyguladığınızda bile her karenin iyi netice vermesini beklemeyin, başlarda bir çok net olmayan kare elde etmeniz normaldir. Egzersiz yapmak başarı oranınızı artıracaktır.

Pan Tekniğinin Uygulanışı:

  1. 1/30-1/60sn arası bir enstane seçin (bu altın kural değildir, kullanılan lense, objeye olan uzaklığınıza ve objenin hızına bağlı olarak daha düşük olabilir). Seçilecek diyafram önemli değildir (f/2.8 veya f/8 sonucu çok değiştirmez).
  2. Çekeceğiniz objenin karenizde yeteri kadar büyük olmasını sağlayacak bir mesafe seçin. Çekimi yaparken siz de objeyle birlikte hareket edeceğiniz için, objenin hareket çizgisini takip ederken objenin yamulmasını (distorsiyon), veya bir kısmının rahatsız edecek şekilde flu kalmasını en aza indirecek bir uzaklık seçilmelidir.
  3. Lens odak uzaklığınız 70mm ve üzeri olursa distorsiyon etkisini azaltmış oluruz.
  4. Netleme olarak sürekli netleme (continuous autofocus) ya da önceden netleme (pre-focus) kullanabilirsiniz.
  5. Objeyi çekeceğiniz anda tam karşınızda olacak şekilde durun. Ayaklarınız sabit, gövdeniz belden yukarı soldan sağa (ya da objenin geliş yönüne göre tersi) hareket edecek şekilde hazır olun.
  6. Otomatik netleme kullanıyorsanız objeyi deklanşöre basacağınız andan bir kaç saniye önce netleyip kameranızla takip edin, önceden manuel netleme yaptıysanız objeyi kameranızla takip edin. Makinanızı saniyede bir kaç kare çekecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Takip hareket yönünde olmalıdır. Tripod/monopod kullanabilirsiniz ama elde çekim daha etkili olacaktır.
  7. Obje tam önünüze yakın bir yere geldiğinde deklanşöre basın. Ancak hareketi burada yarım bırakmayın,  deklanşöre bastıktan sonra da gövde hareketini tamamlayın.
  8. Dijital makina kullanıyorsanız kontrol ediniz. Oldu mu? Süpersiniz! Olmadı mı? Yılmak yok, değişik perde hızlarında veya dönüş hareketine çalışarak denemeye devam!

#

EKG_07

Kağıthane Cirit Oyunları  2009, Kağıthane, İstanbul. Ciritini kullandıktan sonra kendi sahasına hızla dönen atlı. Bir kaç deneme sonucunda 1/50sn ile pan yapmaya karar verdim. Enstantane önceliği seçerek pan yaptım. Vizörde biniciyi sabit bir noktada tutmaya özen göstererek karşımdan geçerken deklanşöre bastım. Özellikle koşan at çekimlerinde aynı anda biniciyi net yakalamak, atın dört nal gidişini  estetik olarak aktarabilmek için ayaklarının toplandığı anı görüntülemek biraz da şansa bağlı. Düşük perde hızı ile yapılan pan, arka planın dikkati dağıtmayacak bir fona dönüşmesini sağlıyor.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 200, 1/50sn, f/18. sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

Diğer Hususlar

Hareketli objelerin çekiminde en önemli başarı faktörlerinden birisi zamanlama hissiyatının geliştirilmesidir. Saniyenin kısa bir bölümünde olup bitecek bir anı yakalayabilmek için onu tahmin etmek ve hayal etmek gerekir. Eğer vakit varsa, değişik çekim tekniklerini birleştirerek çekim yapabilirsiniz. 20-30 karede bir tane düzgün sonuç yakalamak gayet normaldir, böyle bir sonuç sizi deneme yapmaktan alıkoymamalıdır. Başarılı bulduğunuz sonuçları nasıl elde ettiğinizi mutlaka değerlendirmelisiniz. Başarısız sonuçların neden başarısız olduklarını anlamanız çok önemlidir.

Çekimlerinizde yatay veya dikey kadrajlama kararı, elde etmek istediğiniz kompozisyona göre sizin seçiminizdir. Genelde insan içeren hareket fotoğrafları dikey kadrajla çekilse de ortam hakkında izleyiciye fikir vermek ya da hareket ile birlikte arka plandaki bir detayı sunmak açısından yatay kadraj kullanılabilir. Özellikle insan içeren fotoğraflarda mümkünse yüzleri görecek şekilde cepheden çekmek, keza hareketi yatay veya geliş yönüne göre cepheden aktarmak tercih edilir.

#

EKG_04

Kadıköy 2006,  İstanbul. Geniş açı ile yakından gerçekleştirilen bir pan çekimi. Renkli ışıklar düşük enstantane sayesinde arka planı boyuyor. Araç şoförü yeteri kadar net, aracı seçebiliyoruz ama mesafenin çok yakın olmasından dolayı doğal olarak farlar ve tekerleklerdeki distorsiyon kaçınılmaz. Pozlandırmayı tahmini olarak yaptım, ortamda otomatik olarak pozlandırma yapılabilecek kadar ışık yoktu. Pan hareketinin yönü arka plandaki ışıklardan da görüleceği üzere aracın hareket yönü ile aynı.
Teknik veriler: Nikon D200, Sigma 12-24mm, ISO 500, 1/5sn, f/5.6, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Kadrajlama yaparken kullanılan genel kompozisyon kuralları burada da geçerlidir. Altın nokta seçimi, 1/3 Kuralı, etkili kompozisyon oluşturmanızda temel teşkil eder. Elbette yol gösterici olmakla beraber bu kurallar dışında kadrajlama her zaman yapabilirsiniz. Kareye aktardığınız bir hareketin görsel devamlılığı açısından hareketin olduğu yönde alan olması tercih sebebidir, insan gözü hareketin ne yöne gittiğini hissedebilmeli ve bu yönde kadraj aniden kesilmiyor olmalıdır.

Herhangi bir çekime öncelikle yüksek enstantane ile başlayabilirsiniz. Daha sonra açıkladığımız teknikleri daha düşük enstantaneler ile deneyebilirsiniz. Hareketin yönüne, hızına, sizin objeye olan uzaklığınıza ve kullandığınız lense bağlı olarak hareketi dondurabileceğiniz enstantane değişebilecektir. Kullanılacak diyafram değeri pan tekniğinde önemli olmamakla birlikte, özellikle hareketin dondurulduğu karelerde gerekli alan derinliğini sağlamak ve konuyu arka plandan izole etmek için önemlidir.

#

EKG_02

MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Pan yapılarak çekilmiş bir yarışçı. Hızla hereket eden motokros yarışçılarının hızını verebilmek için yarışın başlangıç noktasındaki düzlük alanda yaklaşık 20m mesafede konumlandım. Işık arkadan geldiği için pozlandırmada sorun yoktu, yine de risk almamak otomatik orta ağırlıklı pozlandırma modunu seçtim. Öncelikle bu noktadan geçen yarışçılar için hangi perde hızını seçmem gerektiğini bulmam gerekiyordu. Düşük ISO değeri seçtikten sonra diyafram öncelikli moda geçtim. Diyaframı kısarak 1/100 ve 1/60sn de bir kaç çekim yaptım. İlk denemeler arka planda tam istediğim fluluğu vermedi, dönme hareketini de çok doğru yapmamış olmalıyım ki netlikte bazı sorunlar vardı. Diyaframı daha da kısarak 1/20sn’ye kadar denemeler yaptım. Yaklaşık iki dakika içinde 12-15 kare çekme şansım oldu. 1/30-1/40sn lerde optimum verimi elde ettim.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 70-200mm, ISO 200, 1/30sn, f/22 , sürekli autofocus, orta ağırlıklı otomatik pozlandırma

#

Değişik çekim açıları, kompozisyon ve anlama farklı şekilde etki ederler. Çok alçaktan, çok yüksekten, ufuk çizgisinin tam yatay olmadığı çekimler vs. sizlere değişik olanaklar sağlayabilir, bunları değerlendirmekten çekinmeyin.

Yaptığınız çekimlerle ilgili çekim bilgilerini daha sonra değerlendirmeniz önemlidir. Bazı ayarları ve değerleri “hissetmeniz” bu tür çalışmalarla mümkündür.

Hareketli objelerin çekiminde bir diğer husus güvenliktir. Ortamın, çektiğiniz objenin ve kendi güvenliğinize dikkat etmelisiniz. Hiç bir kare güvenlikten daha önemli değildir.

 #

EKG_09

F1 Grand Prix  2009,  İstanbul. Ana tribünden nispeten yüksek bir mevkiden alınan bir kare. Yere daha yakın çekim yapmak mümkün değildi. Hızla önünüzden geçen yarış arabasını yakalayabilmek için  arabayı aynı hızda takip ederek kare içinde sabit tutmak gerekiyor. Netliği sağlayabilmek için enstantaneyi yüksek tuttum, buna rağmen pan etkisi görülebiliyor. Çok daha düşük bir enstantanede farklı etki etmek mümkündü ancak konuya olan mesafenin yakınlığı sebebiyle bu netliği yakalamak mümkün olmayacaktı.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/250sn, f/13, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Hareketli Nesnelerin Çekimi – Özet

Başarılı çekim için herşeyden önce bol pratik yapmak gerekiyor. Meraklı bakışlara aldırmadan işlek bir caddedeki araçları, parkta oynayan çocukları, kalabalıkta telaşla koşuşturan insanları değişik teknikler kullanarak çekebilirsiniz.

#

EKG_08 web

Powerboat P1 Türkiye GP 2009,  İstanbul. Büyük bir hızla sahil şeridine yakın ve paralel  şekilde seyreden bir yarış teknesi. Işık tepeden gelmesine rağmen su yüzeyindeki yansımalar gövdeye yeterli ışık sağlıyor. Matris pozlandırma kullanımı uygun, tripod yerine elle çekim daha rahatlık sağlıyor. Tekneleri suya batış çıkışları yüzünden net yakalayabilmek için bir kaç deneme yapmak gerekti. Arka planı yeteri kadar flu yapabilmek için özellikle çok düşük bir enstantane seçtim.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/30sn, f/25, sürekli autofocus, matris pozlandırma

#

  1. Ekipmanınızın tüm ayar ve kontrollerine hakim olun. Makinanız kritik anda elinizin uzantısı gibi hareket etmelidir. Bir problem olduğunda ya da belli bir teknik problemi aşmak zorunda kaldığınızda çekim tekniği ve ayar değişikliği yapabilmelisiniz. Makinanınızın kullanım kılavuzuna zaman zaman hatırlamak için başvurmak her zaman yararlıdır.
  2. Sizin de hareketli olmanız gerekecektir, sadece ihtiyaç duyduğunuz ekipmanı kullanın. Kontrol etmeniz gereken değişkenler de asgari düzeyde olacaktır.
  3. Size avantaj sağlayacak noktalarda durun. Hareketi en iyi yansıtacak pozisyonları önceden kestirmeniz gerekir ama mümkünse oradan oraya koşturmadan çekime odaklanarak sakin hareket edin. Arka planı her zaman göz önünde bulundurun. Ortamdaki ışığın kalitesini ve yönünü gözetin.
  4. Hareketi cepheden çekmeye özen gösterin. Kişileri size doğru gelirken çekin, yüz ifadelerini ve ortamdaki hız hissini yansıtmaya çalışın.
  5. Çekim yaparken ne olup bittiğini her iki gözle takip edin. Vizyon ve hayal gücünüzü kullanın.
  6. Kritik hareket anını yakalamaya çalışın. Zamanlama çok önemlidir.
  7. Denemeler yapmaktan çekinmeyin. Aklınıza gelen değişik çekim tekniklerini, değişik makina değerlerini deneyerek farklı sonuçlar yakalayabilirsiniz. Şans faktörünü küçümsemeyin.
  8. Tekniğinizi boş zamanlarda alıştırma yaparak geliştirin. Yaratıcılığınıza güvenin.

#

EKG_05

MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Yüksek perde hızı kullanılarak hareketin doldurulduğu bir an. Piste uzak bir mesafeden tepeleri aşmakta olan yarışçıları ön cepheden çekebileceğim bir nokta seçtim. Amacım tek bir motoru kritik anda yakalamaktı, doğru pozlandırmayı sağlayabilmek için spot ölçümü seçtim. Uzun tele ve seçilen diyafram ile alan derinliği ön plandaki yarışçıyı izole ediyor. Ön cephe çekimi yarışçının yüzünü kısmi olarak görmemizi sağlıyor, arka planda takip eden yarışçı ve seyirciler kompozisyonu tamamlıyor. Saniyede 4 kare ile çekilen bir seride motorun tam havaya zıplarken yakalandığı tek kare. 
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 800, 1/2500sn, f/4,5. sürekli autofocus, spot pozlandırma, elde çekim

#

EKG_01

Red Bull Air Race 2006, Haliç, İstanbul. Hızla manevra yapan uçağın Haliç kıyısındaki bir binanın tepesinden pan tekniği ile çekimi. Bulunduğum uzaklıktan 1/50sn-1/200sn arasında yaptığım bir kaç çekimde optimum sonucu 1/100sn değerinde elde ettim. Uçağı sol taraftan gelişini takip edip  hareket yönünde pan hareketini gerçekleştirdim. Arka planda pan hareketinin yönü görülebiliyor.  Enstantane öncelikli de çekebilirdim ama diyafram öncelikli modda diyaframla oynayıp istediğim enstantane değerini ayarladım. Genelde kullandığınız  çekim modu çekim anında mantıken en uygunu olmasa da belli bir ayara alıştığınızda düşünmeyi bırakmadığınız sürece istediğiniz şekilde uyarlamak mümkün oluyor. 
Teknik veriler: Nikon D2Xs, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 125, 1/100sn, f/13, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

#

cirit3cr3

Kağıthane Cirit Oyunları  2004, Kağıthane, İstanbul.
Teknik veriler: Nikon F5, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 50, 1/40sn, f/9, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

HAREKET FOTOĞRAFÇILIĞI – Hareketli Nesnelerin Çekimi (1)

Posted in Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on 13/08/2009 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2009 Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.
Copyright 2009, E. K. Gürbüz

EKG_Action_88aÇevremiz sürekli hareket halindedir. Günlük aktivitelerimiz, bir işle meşgul olmamız, çalışmamız, hobilerimiz, eğlenmemiz hep hareket içermektedir. Peki, durağan nesneleri çekmeye kıyasla bu tür hareketli konuları nasıl başarıyla karelerimize aktarabiliriz? Ne kadar uğraşsak da elde edemediğimiz sonuçları usta fotoğrafçılar nasıl elde ediyorlar? İşte bu yazımızda hareket fotoğrafçılığına ışık tutacak temel teknikleri birlikte gözden geçireceğiz. Bundan sonraki çekimlerinizde belki de yepyeni bir dünyanın kapılarını birlikte aralıyor olacağız.

Hareketli nesnelerin çekimi, doğal bazı zorluklar içerir. Bu zorlukların adreslenmesi için temel fotoğraf çekim bilgisine ek olarak bazı teknikler ve dikkat edilecek hususlar vardır. Amacımız aksiyon fotoğrafçılığı için gerekli olan teknikleri anlamak ve daha önemlisi bunları ihtiyaç duyduğumuz anda rahatça uygulayabiliyor olmaksa, bu hedefimize nasıl ulaşabiliriz birlikte inceleyelim.

Konunun örneklerle anlaşılmasını sağlamak için yazımızı iki bölüm halinde ele aldık. Bu bölümde başarılı hareket fotoğrafçılığı için gereken temel unsurları tanımlayarak kullanılan teknikleri açıklamaya başlayacağız. Gelecek bölümde bu teknikleri incelemeyi sürdürerek konuyu pekiştireceğiz.

 #
EKG_Action_91
MX Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Pistin tepe noktasını aşan yarışçının dönüş hareketinin dondurulduğu bir an. Burada amacım kalabalık bir ortamda tek bir yarışçıyı arka plandan  izole edebilmekti. Uygun kadrajı ayarladıktan sonra diyafram öncelikli modda makina değerlerini kontrol ettim. Kompozisyon olarak genelde  hareket yönünde boşluk olması tercih edilse burada sol tarafta dağılan toprak  yığını dengeyi sağlıyor ve yarışçının hızı konusunda tamamlayıcı bir unsur görevi görüyor. 
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1250sn, f/4. Sürekli autofocus, Diyafram öncelikli pozlandırma, tripod üzerinde hareketli kafa ile çekim

#

Temel Teknikler

Aksiyon fotoğrafçılığı dendiğinde, akla ilk olarak hızlı hareketin çok olduğu sporlar gelir. Bunun yanısıra günlük hayatta etrafımızda her zaman çok kısa sürede olup biten, hızlı hareket içeren bir çok aktivite, nesne gözümüzün önünde akar. Devamlı hareket halindeki çocuklar, sokakta hızla hareket eden araçlar, insanlar, bir sirkteki akrobatlar, haldeki satıcılar, köpeğimiz, katıldığımız bir eğlence ortamı, düğünler, sosyal aktiviteler vs. hepsi buna birer örnektir. Fotoğrafçı gözüyle istediğimiz, bu olayları ve anları yakalamak, bulunduğumuz andaki havayı, atmosferi, kendi yorumumuzla aktarmaktır.

#

EKG_Action_89F1 Grand Prix 2008, Istanbulpark, İstanbul. Açık tribünün yere en yakın bölümünden çekilen bir kare. Cepheden gelmesine ve viraj sonrası yavaşlamış olmasına rağmen yarış arabasını dondurabilmek için yüksek bir enstantane gerekti. Amacım mümkün olduğu kadar kadrajı dolduracak şekilde uygun bir kompozisyonda Ferrari yarışçısını görüntülemekti. Hareketi dondurmak için 1/1000 enstantane değerini ve yeteri kadar alan derinliği olması için f/8 diyafram seçtim. Uygun pozlandırma için ISO değerini artırdım. Uzun lens ile elde çekim yaparken yüksek enstantaneye rağmen elinizin titrememesi için azami dikkat gerekiyor. Tripod kullanımı seyirciler arasında çekim yapıldığından uygun değildi ama monopod kullanımı daha rahatlık sağlardı.
Teknik veriler: Nikon D300, Nikkor 300mm, TC-14II, ISO 640, 1/1000sn, f/8, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Başarılı aksiyon fotoğrafçılığı için iki ana unsur vardır:

1. Çekilen aktivite hakkında bilgi sahibi olmak

2. Temel aksiyon fotoğrafı tekniklerini bilmek ve uygulamak

    – Hareketi dondurmak (doğru enstantane)

    – Pan yapmak (düşük enstantaneyle hareketi takip etmek)

    – Netleme (takip ederken sürekli netleme ya da önceden netleme)

       yapmak

    – Kritik hareket anını (hareketi anlatacak anlam bütünlüğü)

       yakalamak

    – Zamanlama (deklanşöre basacağımız anı kestirmek)

#

EKG_Action_102
Kadıköy-Sirkeci vapur hattında, 2008, İstanbul. Havadaki bir martının yüksek enstantaneyle çekimi. Başka bir çekime giderken bindiğim vapurda ekipmanı test etmek ve pratik yapmak için fırsat buldum. Işık her ne kadar en uygun yönden gelmese de yeteri kadar difüze olduğu için flaş kullanmadan uygun pozlandırmayı elde etmek mümkün oldu. Kuşu iki kanat ucu arasında net olarak yakalayabileceğim bir alan derinliği olacağını tahmin ettiğim noktaya kadar enstantane öncelikli modda hızı ayarladım. Sürekli netlemeyi yaparken ilk netlik noktası olarak kuşun gözünü seçtim, İki kanadın açık olduğu estetik bir kompozisyonu yakalayabildim. Enstantane değeri ne kadar yüksek olursa olsun, elle çekimlerde deklanşöre hafifçe basılması kritik netliğin yakalanmasında önemli oluyor.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 200mm, ISO 200, 1/1000sn, f/5, sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

Temel aksiyon fotoğrafı tekniklerinde başvuracağımız en etkili yöntemler;

– Yüksek enstantane ile hareketi dondurmak

– Düşük enstantane ile belirgin bir hareketi/hızı yansıtmak

olacaktır.

Bu iki seçenekten birini, çektiğimiz nesnenin hareketini tahmin ederek olası bir kompozisyonu yakalayacak şekilde takip etmemizle birleştirdiğimizde başarılı bir sonuç için gereken ana koşulları sağlamış oluruz.

Tabii kullandığımız tekniklerin arzu ettiğimiz sonuçları sağlaması ancak fotoğrafçı olarak yapacağımız zihinsel katkı ile mümkün olur. Başarılı sonuçlar elde etmek için konuya ve çekim tekniğine odaklanmamız gerekir. Çekim öncesinde yapılmış bir zihinsel hazırlığın sonuca etkisi yadsınamaz. 

#

EKG_Action_93 MX Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Havalanan bir yarışçının pist görevlileri ile aynı düzlemde resmedilmesiyle oluşan enteresan bir görüntü. Belli bir alan derinliğini ve yarışçının hareketini donduracağını tahmin ettiğim enstantaneyi ayarladıktan sonra yarışçının görevliler üzerinden geçmesini bekleyip deklanşöre bastım.  
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1600sn, f/4, sürekli autofocus, matris pozlandırma 
 #

Konu hakkında bilgi sahibi olmak

Hareketli aktivite/nesne ile ilgili önceden bilgi sahibi olmak, çekebileceğimiz kareleri önceden kafamızda canlandırmak, hangi teknikleri kullanacağımızı planlamak, ekipmanımızı buna göre seçmek ve ayarlamak, nihai olarak nasıl bir fotoğraf elde edeceğimizi hayal etmek, tüm bu hazırlığın bir parçasıdır. Bu kısmın önemini ne kadar vurgulasak azdır.

Hızlıdan çok daha hızlıya kadar seyredebilecek bir aktivite anında nerede durulacağı, ne zaman deklanşöre basılacağı, hangi anların önemli olduğu ve kaçırılmaması gerektiği, ne gibi karelerin çekilebileceği vb. sonuca doğrudan etki eden unsurların önceden kestirilmesi gerekir.

Hareketli anın en önemli noktasını yakalayacak şekilde fotoğraf çekmek, estetik ve anlam olarak bütünlüğü sağlar (örneğin havaya zıplayan bir çocuğu en tepe noktada yakalamak, hızla seyir eden bir aracı yerden havalandığı anda fotoğraflamak vb.). Hareketin ne zaman oluşacağını tahmin etmek, buna göre makina ayarlarımızı önceden ayarlamak, kısaca önceden zihinsel ve teknik olarak kendimizi hazırlamış olmak başarı yolunda çok önemli bir adımdır.

#

EKG_Action_92MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Yarışçıların dönüş yaptıkları bir tepe noktasında ilginç bir an. Yarışın dinamizmini aktaran iki yarışçının izole edildiği bir kare. Tripod üzerinde önceden kareyi, diyaframı ve netleme noktasını tespit ettikten sonra yarışçının gelmesini bekledim. Amacım birbirini takip eden iki yarışçıyı yakalayabilmekti. Peşisıra iki yarışçı beklerken, şansıma pistin düz tarafında yaklaşmakta olan başka bir yarışçıyı arka planda yakaladım.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1600sn, f/4, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma, tripod üzerinde hareketli kafa ile

# 

Aksiyon fotoğrafçılığında zamanlama herşey demektir. Kritik anı, hareketi vizörde gördüysek kaçırmışız demektir. Hareket anını yakalayabilmek için kareye aktarmak istediğimiz hareket anının çok kısa bir süre öncesinde deklanşöre basmamız gerekir. Çektiğimiz konu hakkında bilgi sahibi olmak tahmin ve planlama muhakememizi güçlendirir,  anlık zaman zarfında yakalanması güç olan kompozisyonları elde etmemize yardımcı olur.

Bazı çekimlerimizde hareket tekrar ederken tekniğimiz geliştirme ve hatalarımızı düzeltme fırsatı bulabiliriz. Ancak öyle durumlar vardır ki bir defa tekrar eder ve o anda doğru yerde, doğru ekipmanla hazır olmak, doğru teknikle kareyi yakalamak gerekir.

Ekipman

Hemen her türlü fotoğraf makinasıyla hareketli konu çekmek mümkündür. Küçük kompakt bir dijital makinayla da, eski bir TLR makinayla da doğru teknikle sonuç alabiliriz. Hareket anını yakalayabilmede en büyük engel, deklanşöre basıldığı an ile, fotoğrafın kaydedilmesi anına kadar geçen gecikme süresidir (shutter lag). DSLR’lar (ve SLR’lar) bu engeli aşmada en uygun ekipmandırlar, söz konusu gecikme süresi olabilecek en düşük seviyelerdedir.  Yine de makinanızın ayarlarına da bağlı olarak deklanşöre basılma anı aynı zamanda netleme ve pozlandırma işlevlerini de yerine getiriyor olacağından, bazı çekimlerinizde bu gecikmeyi hissedilir derecede yaşamanız kaçınılmaz olacaktır. DSLR’ların sunduğu bir diğer avantaj lens değişim imkanı sağlamalarıdır. DSLR’lar gerekli olabilecek enstantane değerlerini yakalamak için yüksek ISO seviyelerine çıkmanıza olanak sağlarlar.

Kullanacağımız lenslerin hızlı olması (düşük diyafram değerine sahip lensler, örneğin f/1.4, f/1.8, f/2.8) şart olmamakla beraber, hızlı lensler özellikle netlemede çok büyük fayda sağlarlar. Bunun yanısıra hareket halindeki konuyu arka plandan izole ederek daha etkili bir görüntü elde etme şansımız olur.

EKG_Action_84
MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Sol yukarıdaki boşluk bir kenara,kompozisyon olarak havada zıplayan 2 üçlü grup, inişli çıkışlı pistten gelen diğer motorlar, seyirciler ve saha görevlileri ile birlikte tüm yarışı aktaran özet bir kare.Yarışçılara çok yakın bir noktada pozisyon aldım. Amacım ön planda havada birden fazla yarışçıyı görüntüleyebilmekti. Bunun için yarışın başlangıç anını bekledim, zira ilk turdan sonra yarışçılar arasındaki mesafeler açıldığından aynı karede birden fazla yarışçıyı yakalamak zorlaşıyordu. Işık difüze olarak ters taraftan geldiği için havadaki yarışmacıların karanlık çıkma riski vardı. 2-3 metre mesafeden geçtikleri için yüzlerinde patlayacak flaşın yarışçıların konsantrasyonlarını bozabileceğini düşündüğümden flaş kullanmadım. Manuel pozlandırmada gökyüzünde patlamayı da dengeleyeceğini umduğum bir pozlandırma değeri seçtim. Perde hızı olarak hareketi havada dondurmak istediğim için 1/1000 olacak şekilde ayarladım, denk düşecek diyafram değeri yeteri kadar alan derinliği sağlıyor gözüküyordu. Ayarları yaptıktan sonra beklemeye başladım. Ön plandaki üçlünün kareye girdiğini farkettiğim anda deklanşöre bastım. Kadrajda şansıma arka planda bir üçlü yarışçı daha yakaladım. Dinamik aralık fazla olduğundan (en açık ve an koyu nokta arasındaki koyuluk farkı) RAW formattan dönüştürürken ön plandaki yarışçıların pozlandırmasını biraz daha artırmak gerekti.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 24-70mm, ISO 200, 1/1000sn, f/9, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Lens seçimi konuya uzaklığımıza ve bulunduğumuz ortama bağlıdır. Zoom/sabit ya da geniş açı/tele seçimi keza konuya ve ortam koşullarına göre yapılmalıdır.  Zoom lensler büyük esneklik sağlarlar, tele lensler (zoom özellikli ya da sabit) objeye yaklaşma ve arka plandan izole etme şansı verirler. Bu açıdan tele lens kullanımı daha sıkça tercih edilmektedir. Bazı durumlarda çektiğimiz objeye güvenlik ya da fiziksel kısıtlamalar nedeniyle belli bir mesafeden daha fazla yaklaşamayacağımız için tele lensler tek seçeneğimizdir.

Uzun tele kullanıyorsanız tripod kullanmanız gerekebilecektir. Bunun dışında hareketi rahat takip edebilmek için elle çekim en etkili yöntemdir. Gerektiği yerlerde tripod/monopod kullanabilirsiniz ama hızlı hareket etmeyi gerektiren ortamlarda elde çekimi tercih etmelisiniz. Tripod/monopod seçiminizde ayakların ve kafanın sağlam olması gerekir. Gerektiğinde makinayı hızlıca çıkartıp elinize alabilmek için buna uygun kafa kullanmak (quick release) kolaylık sağlar. Pan yapmak için 3 yönlü kafalar ballhead kafalara göre daha uygun olacaktır. Ekipmanınızı taşıyabileceğiniz kadarını bulunduracak şekilde basit tutmakta yarar vardır. Gereken durumlarda iki DSLR ve fotoğrafçı yeleği faydalı olacaktır.

EKG_Action_132Ortamdaki ışığın uygun ya da yeterli olmadığı durumlarda flaş kullanmak isteyebilirsiniz. Flaş kullanımında yaratıcı etkiler elde etmek mümkündür. Slow sync, rear sync gibi özellikleri kullanarak daha doğal ve yaratıcı etkiler elde edebilirsiniz. Slow sync ortam ışığı ve hareket düşük enstantanede kaydedilirken objenin dondurulmasına olanak sağlar. Rear sync, hareketi takip eden ışığın objeden sonra gelecek şekilde kaydedilmesinde kullanılır.

Flaşın arka planı etkilemediğinden emin olmalısınız, arka planın yeteri kadar ışık almasını sağlamalısınız. Uzak mesafelerden flaş kullanabilmek için Fresnel tepe yansıtıcı, radyo kontrollü uzaktan kumanda diğer seçeneklerinizdir. Flaşı tutacak bir arkadaşınız da bu konuda size yardımcı olabilir. Yüksek enstantane ile çekim yapmanız gereken bol ışıklı ortamlarda dolgu flaş olarak yüksek hızda senkronizasyona imkan verecek high-speed-sync özelliklerinden yararlanabilirsiniz.  Flaş kullanımında önemli bir husus da, etik olarak flaşı kullanmamayı tercih edeceğiniz durumların olmasıdır. Kritik bir anda koşucuların, yarışçıların yüzlerine aniden flaş çaktırmak istemeyebilirsiniz.

EKG_Action_80Kağıthane Yağlı Güreşleriı 2006, Kağıthane, İstanbul. Düşük enstantane ile çekimde zoom yapılarak elde edilen etki, güreşin hareketliliğini farklı bir şekilde yansıtıyor. Güreşçilerden birinin ani bir hareketini beklerken bu tekniği kullanarak değişik bir kare elde edebileceğimi düşündüm. 
Teknik veriler: Nikon D200, Nikkor 28-70mm, ISO 100, 1/25sn, f/22 , sürekli autofocus, diyafram ağırlıklı otomatik pozlandırma

 #

Netleme

Kullandığımız ekipman ne olursa olsun, en gelişmiş ve en hızlı netleme sistemine de sahip olsa, hareketli bir cismi takip edip sürekli olarak istenilen noktayı net tutmak her zaman mümkün değildir. Bu zorluğu ekipmanın teknik özelliklerinden faydalanarak azaltabiliriz ama çoğu kez kabul edilebilir ölçüde yokedebilmek için bazı teknikleri devreye sokmamız gerekir.

Başarılı netlemede başvuracağımız tekniklerden biri hareket eden nesneyi manuel/otomatik netleme yaparak takip etmektir (focus tracking). Manuel olarak netleme, gelişmiş otomatik netleme yapan makinalara kıyasla doğru uygulandığında kritik durumlarda daha hızlı ve doğru sonuç verebilir. Her zaman olduğu gibi bu tekniği kullanmada rahat olmamız için de önceden bol bol alıştırma yapmak gerekecektir.

EKG_Action_121
Powerboat P1 Evolution Türkiye GP, İstanbul. 2000beygir gücü ve 7 tona varan ağırlıktaki teknelerin boğazda hareketli bir gün yaşattıkları yarıştan bir kare. Büyük bir hızla hareket eden tekneyi havada yakalamak için doğru anda hareketi dondurmak gerekti. Bu açıyı yakalamak için sahil kenarındaki bir teknenin güvertesine çıktım.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/1000sn, f/5, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

#

Kullanabileceğimiz bir diğer olanak önceden netlemedir (pre-focus). Bu yöntemde deklanşöre basacağımız anda hareketli nesnenin bulunacağı mesafeyi tahmin ederek önceden o noktaya netleme yapıyoruz, hareketli nesne netleme yaptığımız mesafeye geldiğinde sadece deklanşöre basarak çekimimizi tamamlıyoruz. Bu tekniği kullanırken otomatik netleme yapıyorsak deklanşöre basacağımız anda hareketin olmasını beklediğimiz noktaya netleme yaptıktan sonra, netliği bozmadan (AF lock tuşu, ya da deklanşörü yarı basılı tutarak) kompozisyonumu ayarlıyoruz, objenin istediğimiz noktaya gelmesini bekliyoruz. Alternatif olarak tamamen manuel netleme ile aynı şekilde çekimi gerçekleştirebiliriz.

Dikkat ederseniz bu teknikler hep doğru netlemeyi sağlamak ve fotoğrafın kaydedilmesine kadar geçen gecikmeyi (shutter lag) azaltmak içindir. Böylece harekete, kompozisyona daha fazla odaklanma şansına sahip oluruz.

Doğru netlemenin sağlanmasıyla ilgili bir diğer çekim tekniği, saniyede birden fazla kare çekmektir. Hareketi, örneğin saniyede 2 ile 5 arası değişebilecek ayarda sürekli çekim yaparak takip edebiliriz. Burada amaç belki ilk kare ile dördüncü yada beşinci kare net olamazken arada net bir kare yakalamaktır. Tabii her zaman garanti olmasa da değişik bir anı, yüz ifadesini, hareketi yakalama şansı da artmaktadır. Bu teknik her uygun kareyi yakalamanızı garanti etmez ama denediğinizde tatlı sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

EKG_Action_128

Hemen hatırlatalım, sürekli olarak saniyede birden fazla kare çekmek mümkün olmayacaktır. Kullandığınız makinanın saniyede çekebildiği kare sayısı ile birlikte kullanılan hafıza kartının hızı, keza kullandığımız enstantane belli bir sınırı oluşturur. Hızlıca 4-5 kare çektikten hemen sonra asıl anda deklanşöre basamadığımızı görebiliriz, çünkü buffer dolmuştur, ya da hafıza kartı yazmasını tamamlayamamıştır. Filmli makina kullanıyorsak 36 pozun ne zaman dolacağını sürekli takip etmemiz gerekir. Bu tür pratik limitleri anlamak çekim anında hızlı ve doğru karar vermenizi kolaylaştırır.

Bir konuyu çekerken hareketi dondurma veya düşük enstantane ile hareketi karemize aktarma seçeneklerimizden bahsetmiştik. Burada çekim stratejisi olarak belki yaratıcılık olarak en iyisi olmasa da sonuç olarak doğru olacağını bildiğimiz kareleri çekip, benzer hareketli anlarda çeşitli denemeler yapmak isabetli olacaktır. Hiç birimiz yılda bir kere çekme fırsatı bulabileceğimiz bir yarışı gün boyu çektikten sonra eve geldiğimizde yüzlerce net olmayan fotoğrafla karşılaşmak istemeyiz. Özellikle dijital makinaların LCD ekranlarından yapılacak kontrollerin önemli olduğunu hatırlatalım. Fikir vermekle beaber, LCD ekranda net gözüken bir karenin, bilgisayar başında hiç de öyle olmadığını görebileceğimizi unutmayalım.

Son olarak netlemeyle yakından ilişkili bir husus olan alan derinliğine değinelim. Genelde hareketli nesneyi arka plandan izole etmek isteyeceğimiz için alan derinliğini az tutmaya çalışırız. Hatta birden fazla seçeneğimiz varsa, tercihimizi arka planı daha az belirgin tutacak şekilde yapmalıyız (açık diyafram).

#

EKG_Action_98Kağıthane Cirit Oyunları  2009, Kağıthane, İstanbul. Her anı hareketli olan ciritte yaklaşan rakip oyuncuyu takip eden atlı. Bulunduğum mesafeden pan yapacağım hızı 1/50sn olarak belirledim. Enstantane önceliği seçerek atı takip etmeye başladım. Vizörde atlıyı aynı yerde tutmaya gayret ederek tam karşımdayken deklanşöre basıp pan hareketini tamamladım. Atın gövdesi ve binici kabul edilebilir bir netlikte, ayaklar ve kuyruk kompozisyonel bütünlüğü sağlıyor. Yüksek bir perde hızında arka plandaki seyirciler dikkat dağıtabilecekken burada estetik bir fon oluşturuyor.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 70-200mm, TC-14II, ISO 200, 1/50sn, f/18. Sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

 

Gelecek yazıda panning tekniğini detaylı olarak inceleyecek ve hareket fotoğrafçılığında çekime etki eden faktörleri gözden geçireceğiz.

-ekg