enstantane için arşiv

Dijital Çekimlerde Filtre Kullanımı

Posted in Genel with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , on 18/12/2011 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin Mart 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

 

Dijital Çekimlerde Filtre Kullanımı

Filmli zamanlarda birçok filtre beyaz ışık ayarını yakalamak için kullanılırdı. Dijitale geçtikten sonra bu filtrelerin birçoğu artık kullanılmıyor, çünkü beyaz ayarını farklı yöntemlerle yapıyoruz. Ancak temel bazı filtreler var ki, dijital ortamda değişik etki ve görüntü elde etmek için hala kullanılmakta. Bu yazımızda dijital fotoğrafçılıkta sıkça kullanılan filtreleri inceleyecek ve nasıl kullanıldıklarına değineceğiz.

Hangi Filtre Ne İşe Yarar?

Dijital fotoğrafçılıkta en çok kullanılan filtreler UV/Haze/Skylight, ND (Nötr yoğunluk) ve Polarize filtrelerdir. Bu filtrelerin haricinde değişik görsel etkiler ve özel çekim amaçlı için filtreler mevcuttur (makro, infrared, renk filtreleri, görsel efekt filtreleri vs).

UV/Haze/Skylight Filtre

Düz, saydam cam şeklindeki bu filtreler atmosferdeki ultraviyole (UV) etkisini veya doğa kaynaklı puslu görüntüyü süzerek berrak bir görüntü elde etmede kullanılırlar. Temelde UV ya da atmosfer koşullarına bağlı oluşan fazla mavi rengin giderilmesini ve kontrastın artmasını sağlarlar.

Diğer bir kullanım amaçları lensin ön yüzeyini korumaktır. UV filtre en yaygın olarak kullanılan ve göreceli olarak en ucuz filtre tipidir. Skylight atmosfer kaynaklı mavi ışığın etkisini daha fazla azaltır, gün ışığı portrelerde kullanılır. Bazı üreticiler değişik ışık spektrumundan başlayan UV filtrelerini Haze filtre olarak adlandırırlar.

Standart/Degrade ND (Neutral Density) Nötr Yoğunluk Filtresi

Nötr Yoğunluk filtreleri lense gelen ışık miktarını renkleri bozmadan azaltmak için kullanılırlar. Gelen ışık miktarını 2,4,8 kat gibi kesecek şekilde üretilmiş çeşitleri vardır. Işığı bin kat azaltabilen nötr yoğunluk filtreleri vardır. Nötr yoğunluk filtreleriyle çok aydınlık bir ortamda daha az ışık varmış gibi çekim yapmak mümkündür. Bu sayede normal ışık altında kullanamayacağınız açıklıkta diyafram değerleri kullanmak ya da çok uzun enstantane değerleri kullanmak mümkündür.

Özel bir ND filtresi olan Degrade Nötr Yoğunluk Filtrelerinde ışık geçirgenliğini koyudan açığa yumuşak geçişli yapacak şekilde bir bant görülür. Bu sayede çekilen fotoğrafın farklı bölgelerine daha az ya da çok ışık düşürmek mümkün olur. Kullanım amaçları fotoğraf karesinde sensörün kaydedebileceğinden fazla ışık farkına sahip bölgeler arasındaki farkı azaltarak dinamik aralığı ayarlamaktır. Böylece patlama ya da detayların kaybolduğu aşırı gölgeler gibi sorunlar yaşanmaz. Tipik olarak manzara çekimlerinde gökyüzü ile kara arasındaki aşırı ışık farkını kapatmak için kullanılırlar.

Gün ışığında  f11, 1/200sn

Gün ışığında 10 stop ND filtre ile f11, 30sn

Şekil 1. Gün ışığında 10 stop ND filtre kullanımı. Bu kadar ışıkta 30 saniyelik pozlama başka türlü mümkün değildir.  

Işık geçirgenliği 2-10 stop arası değişebilen nötr yoğunluk filtreleri vardır. İki ayrı filtre bileşenden oluşan bu filtrede üst halka döndürülerek filtrenin koyulaşması (ya da açılması) sağlanır. Sağladığı esnekliğe karşın bu filtreler görüntü kalitesinde kaybına yol açarlar.

Polarize Filtreler

Doğadaki çeşitli etkenlerle veya yansımalarla polarize olmuş ışığı süzerek belli bir açıdan gelen ışık enerjisinin sensöre ulaşmasını sağlayan filtrelerdir. İç içe geçmiş ki ayrı filtre bileşeninden oluşurlar. Üstteki kısım döndürüldükçe polarize olmuş ışığın geliş açısı ayarlanarak farklı ışın hüzmelerinin kaydedilmesi engellenir. Bu filtre sayesinde parlama ve yansımaları yok etmek, renklerin doygunluğunu artırmak mümkündür. Özellikle manzara ve dış çekimlerde gökyüzünün maviliğini artırmak, su, cam gibi yüzeylerdeki yansımaları kesmek için kullanılırlar. Polarize olmamış ışıktan kaynaklanan yansımaları kesemezler.

Polarize filtrelerin en etkili oldukları durum, ışık kaynağının 90 derece yandan geldiği konumdur. Polarize filtreler üretim şekilleri itibariyle 1.5-2 stopluk ışık kaybına neden olurlar (aynı zamanda 2 stopluk ND filtre görevi görürler).

Polarize filtreler lineer ve dairesel olmak üzere iki tiptir. Lineer polarize filtreler modern gövdelerdeki netleme fonksiyonunu olumsuz etkileyebildiklerinden dairesel polarize filtreler kullanılır. 

Şekil 2. Değişik amaçlar için kullanılan filtrelere örnekler

En iyi Filtre Hangisidir Nasıl Seçilir?

Filtre kullanımı çekim amacınıza ve konuya bağlıdır. Hangi etkiyi elde etmek istediğinize göre veya belli bir ışık problemini gidermek için filtre kullanmak isteyebilirsiniz. Bazı filtrelerin etkilerini Photoshop gibi görüntü işleme programlarıyla yakalamak mümkündür ama bazı etkileri ancak çekim anında filtre kullanarak elde edebilirsiniz (Polarize Filtre).

Sahip olduğumuz lensler, bunların çapları, filtre etkisi için ayırmamız gereken bütçe, hepsi filtre kullanım konusundaki tercihlerimizi belirler. Filtre alırken alabildiğimiz kadar kaliteli olmalarına dikkat etmeliyiz. Zira her filtre, sensöre düşen görüntüye fazladan bir hava ve cam katmanı katar. Bu da ışığın soğurulması ve optik olarak kalitesinin bozulması demektir. Kaliteli filtrelerde bu etkenler asgari seviyeye indirilmişlerdir. Kalitesiz filtrelerde görüntü kalitesi bozulacağı gibi netleme problemleri de yaşanabilir.

Sahip olduğunuz her değişik çapta lens için ayrı ayrı filtre almak yerine en büyük çaptaki lensiniz için bir filtre alıp bunu çapı küçülten ara halkalarla daha düşük çaplı lenslerde kullanmak tasarruf sağlayacaktır. Özellikle Polarize ve ND filtrelerde bu yönteme sıkça başvurulur. Ara halkanın kullanıldığı ya da birden fazla filtrenin üst üste kullanıldığı durumlarda kenarların fazla kalınlaşması, köşelere gelen ışık miktarının kesilerek  fotoğrafın kenarlarının kararmasına neden olur. Bu yüzden bazı filtrelerin “slim” , ince versiyonları satılmaktadır.

En pahalı filtre en iyisi demek değildir, ama filtrelerin kalitesini ve fiyatını artıran başlıca unsurlar; kullanılan camın kalitesi, kaplama şekli ve miktarı, halkasının dayanıklı malzemeden olmasıdır. B+W, Heliopan, Hoya, Singh Ray, Lee, Cokin, Tiffen gibi markalar kalite ve çeşitleriyle ön plana çıkmış markalardır.

Koruyucu amaçlı Filtre mi, Parasoley mi?

Filtrelerin çok yaygın kullanım amaçlarından birisi kullandığımız lensi korumak amaçlıdır. UV/Haze/Skylight filtreleri normal ışıkta görüntüde fark edilir bir etki yapmadıklarından çoğu zaman lense takılı kullanılarak darbelere, kire ve toza karşı lensin ön yüzünü koruma da görevi görürler. Ancak en kaliteli filtrenin bile görüntüde kalite kaybına yol açacağına inanan birçok fotoğrafçı gerekmedikçe filtre kullanmayı tercih etmezler, lensi darbelere, kirece, toza karşı korumak için parasoley kullanırlar. Parasoleyin bir artısı yandan gelen ışığı engelleyerek olası kontrast kayıplarını önemli ölçüde kesmesidir. Filtreli ya da filtresiz her zaman parasoley kullanmak bu açıdan avantajlıdır. Koruma amaçlı filtre kullanmak yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında sizin kişisel tercihiniz olacaktır.

 

Temel Flaş Kullanımı

Posted in Genel with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on 18/12/2011 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin Temmuz 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Temel Flaş Kullanımı – Daha etkili sonuçlar için püf noktaları

DSLR sensörlerinin yüksek ISO kabiliyeti ışığın yetersiz olduğu durumlarda fotoğraf çekmeyi büyük ölçüde kolaylaştırdı. Ancak flaş kullanımına ihtiyacımız azalmadı. Işığın yeterli olduğu durumlarda bile harici flaş kullanımı profesyonel sonuçlar elde etmemize yardımcı olurlar. Bu yazımızda marka bağımsız genel flaş pozlandırma prensiplerine değinerek pratik flaş kullanımının püf noktalarına değineceğiz.

Işığın Özellikleri

Fotoğraf çekmemiz ışığa bağlıdır. Işık kaynağı birden fazla olabildiği gibi doğal ya da yapay olabilir. Bir ışık kaynağının temel özellikleri şiddeti, rengi, yönü ve kalitesidir (sert veya yumuşak olması).  Işık kaynağı ne kada uzaktaysa o kadar sert gelir ve gölge yapar, ne kadar yakındaysa o kadar yumuşak ve gölgesiz görüntü sağlar. Bir başka deyişle ışık kaynağının çekilen konuya olan göreceli büyüklüğü önemlidir; ışık kaynağı ne kadar büyükse o kadar yumuşak geçişli tonlara sahip oluruz.

Ortam Işığı ve Flaş

Doğal ışıklandırılmış bir fotoğrafta bir ana ışık kaynağı vardır, ek olarak tali konumda yardımcı ışık kaynakları bulunabilir.   Flaş kullanıldığında ortamda mevcut ışık kaynağı ile flaş arasında bir denge kurarız. Ya ortam ışığı ana ışık kaynağı olur, flaşı yardımcı ışık kaynağı olarak kullanırız (örneğin gölgeleri yok etmek, karanlık bir bölümü ışıklandırmak için), ya da flaşı ana ışık kaynağı olarak kullanırız (ortam ışığı karanlık bölgerleri kısmen aydınlatır).  Burada yaptığımız, ışığı kontrol ederek elimizdeki mevcut ışık kaynaklarını (ortam, flaş) elde etmek istediğimiz görüntü için kullanmaktır. Bunu daha iyi nasıl yapabileceğimizin ipuçlarına geçmeden önce için flaş kullanırken pozlandırmayı nasıl kontrol ettiğimize bakalım.

Flaş Pozlandırma

Çektiğimiz konuyu doğru pozlandırmak ve ön/arka plan arasında uygun bir ışık dengesi kurabilmek için flaşın ne kadar güçte bir ışık vereceğini belirler, makinemizde buna uygun diyafram ve ISO değerini seçeriz. Flaşın pozlandırmasını kontrol ettiğimiz üç çalışma şekli (mod) vardır:

  1. Manuel  (M)
  2. Automatic (A)
  3. TTL

Manuel modda flaşın ne güçte çakacağını flaşa elle gireriz. Örneğin tam güç mü çakacak, yoksa tam gücünün yarısı kadar mı, dörtte biri mi vs. Ne değer girileceği flaşın kılavuz/rehber numarasına (guide number) bakılarak hesaplanır, ama pratikte bunu tecrübeyle tahmin edip deneme yanılma ile de yapabilirsiniz.  Seçilen flaş gücüne göre doğru pozlandırmayı gövde üzerinde diyafram ve ISO ile kontrol edersiniz.  Gövde üzerinde girilecek diyafram değerini en doğru şekilde belirlemek için flaş pozometresi kullanılır.

Otomatik modda (automatic, A) flaş, seçilen diyafram değerine göre ne kadar çakacağına kendi karar verir. Flaşın önünde bir fotosel vardır. Gövde pozlamayı başlatır, flaş pozlama esnasında çakarak bu fotosele düşen ışık miktarını gözlemler. Ortalama ışık aldığında (%18 gri) çakmayı durdurur, ardından da gövde pozlamayı tamamlar. Gövde flaşın ne şiddette ne kadar süreyle çakacağını kontrol etmez, buna flaş karar verir.

TTL modda pozlama başladıktan sonra flaş çakar, bu sefer gövde lens üzerinden düşen görüntünün pozlamasını takip eder, yeteri kadar ışık aldığını görünce (%18 gri) flaşı kapatır, ardından pozlamayı tamamlar. Tamamen gövdenin kontrolünde otomatik pozlama yapılır, flaş çaktıktan sonra gövdeden “dur” emrini bekler. TTL, İngilizce “Through The Lens” ibaresinin başharflerinden oluşur, bu ibare “lensin içinden” anlamına gelir. Kastedilen, flaşın ne kadar süreyle çakacağına gövdenin lensin içinden pozlamaya bakarak karar vermesidir. Değişik markaların farklılık gösteren detaylı TTL çözümleri vardır. TTL çekimde ışığın şiddetini artı ya da eksi flaş poz telafisi girerek kontrol ederiz (diyafram veya ISO’nun önemi yoktur). Özellike dolgu flaşı olarak kullanırken ya da parlak yansımaların fazla olduğu durumlarda daha doğal sonuç elde etmek için -1, -1.7, -2 gibi flaş pozlandırma telafisi denenebilir.

Şekil 1. Değişik flaş pozlandırma modları doğru kullanıldıklarında birbirlerine çok yakın sonuç verirler.

 

Hangi Çalışma Modunu Seçmeli?

Her üç çalışma şeklini de kullanabilirsiniz ancak biri diğerine göre kullanım kolaylığı açısından çekilen konuya ve duruma göre daha avantajlı olabilir. Örneğin stüdyo ortamı gibi statik bir konu çekiyorsanız manuel mod tercih edilebilir. Işığın sürekli değiştiği ya da konun hareket ettiği durumlarda TTL büyük kolaylık sağlar. Önemli olan her çalışma şeklinin nasıl çalıştığını bilmek ve daha önceden tecrübe etmiş olmaktır.

Flaş Kullanımında Püf Noktaları

Flaş korkularak ve üzerinde düşünülmeden kullanıldığında tatminkar sonuçlar vermeyebilir. Ancak temel pozlandırma şekillerinde denemeler yaparak tüm korkularınızı atabilir ve kontrolü elinize alarak sır perdesini arayabilirsiniz. Deneme yapmaktan kaçınmayın! Etkili flaş kullanımı için şu hususlar size yol gösterip yeni ufuklar açacaktır:

  • Işık kaynağı konuya oranla ne kadar büyükse o kadar yumuşak ve etrafı saran bir ışıklandırma yapmış olursunuz. Işık ne kadar küçükse o kadar sert gölgeler oluşur.
  • Mümkünse makinenizin sabit flaşını kullanmayın, ayrı bir tepe flaşı kullanın.
  • Doğrudan konuya bakan bir flaş kullanmak yerine flaşın yönünü değiştirip sektirerek (tavana, yan duvara) çekim yapın. Böylece ışık kaynağının yüzeyini büyütmüş ve daha yumuşak bir ışıkla gölgelerdeki geçişlerde daha doğal bir derinlik elde etmiş olursunuz. Sadece gövde tepe flaşınız varsa difüzör görevi görecek bir aparat kullanarak ışığın kalitesini değiştirebilirsiniz.

 

Şekil 2. Flaşın sektirilmesi gölgeleri yumuşatır ve daha yumuşak ton geçişleri sağlar.

  • Etrafta flaşı yansıtabileceğiniz duvar gibi parlak yüzeylerden faydalanın. Bazen beyaz gömlekli bir kişiyi bile bu amaçla kullanabilirsiniz. Böylece ışığın yönünü ve büyüklüğünü değiştirmiş olursunuz. Dikkat etmeniz gereken bir nokta ışığı yansıttığınız yer beyaz değilse ortama rengini verecektir.
  • Flaşı gövde üzerinde değil, kablo ya da kablosuz tetikleyicilerle gövdeden ayırarak kullanın. Işığın konuya belli bir açıdan gelmesi, şekilleri, gölgeleri çok daha etkili kullanmanıza olanak verir.
  • TTL kullanımda ışığı flaş pozlama telafisi girerek kontrol edin. Dramatik, dinamik, sıra dışı  kareler elde edeceksiniz.

Şekil 3. Flaşta poz telafisi ile ışığın kontrolü

  • TTL ve manuel flaş kullanımını deneyerek öğrenin. İkisinin çalışma şekli tamamen farklıdır. Manuel çekim enstantane bağımsızdır, flaşın etkisini sadece diyaframla kontrol edersiniz. TTL çekimde tek kontrolünüz flaş poz telafisidir. Her iki çekim şeklinin ortam ışığı ile nasıl etkileştiğini pratik yaparak öğrenin, yaratıcılığınızı geliştirin. Çok düşük enstantenelerde flaş kullanarak denemeler yapın. Flaşın hareketi dondurma özelliğini keşfedin.
  • Flaş senkronizasyon hızına dikkat edin. Bir çok gövde için 1/250 olan bu enstantane değerinin altında veya üstünde neler olabileceğini tecrübe edin. Bazı sistemlerde bulunan yüksek hız flaş kullanım özelliğini keşfedin.
  • Flaşlarınızın önüne renkli filtreler takarak ortamda ışık ayarı yapabilirsiniz ya da farklı ışıklandırma imkanlarını devreye sokabilirsiniz.
  • Arka planın ortam ışığı ile pozlanacağını unutmayın. Her zaman arka planın ne kadar pozlanacağına dikkat edin. Bunu belirledikten sonra flaşı nasıl kullanacağınızı belirlerseniz kontrol sizde olur.

Şekil 4. Enstantane arka plan pozlamasını kontrol eder.

  • Flaşın önüne takılan plastik difüzörlerin flaşın gücünü azalttığını unutmayın. Flaşın konuya olan mesafesi arttıkça bu tür malzeme kullanımı hiçbir fark yaratmayacaktır.  Flaşın üzerinde kullanabileceğiniz aksesuarları ile ışığın yönünü ve şiddetini kontrol ederek yaratıcı sonuçlar elde edebilirsiniz.
  • Flaşın gövdeden ayrı olduğu durumlarda ek olarak yansıtıcı kullanarak veya karenin belli bölümlerine flaş ışığının gitmesini engelleyerek (görüntüye girmeyecek bir siyah panel olabilir)  ışığı kontrol edin. Gerekli yerlerde birden fazla flaş kullanmaktan kaçınmayın.

Fotoğrafta Perspektif Nedir, Ne Değildir?

Posted in Genel with tags , , , , , , , , on 18/12/2011 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin  Kasım 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Perspektif Nedir, Ne Değildir ?

Perspektif, günlük hayatta mecazi olarak bakış açısı anlamında sıkça kullandığımız bir terimdir. Bir konunun farklı bakış açısından değerlendirilmesini istediğimizde “ olaya bir de şu perspektiften bakalım” deriz. Ama fotoğraf söz konusu olduğunda acaba perspektiften kasıt nedir, görüş açısıyla ilişkisi nedir, konuyla ilgili yanlış bilinenler nelerdir; bu sayımızda bunu inceleyeceğiz.

Perspektif Nedir?

Fotoğraf üç boyutlu dünyanın iki boyuta aktarılmış şeklidir. Üç boyutlu cisimlerin birbirleriyle olan büyüklük, pozisyon ve şekil ilişkisinin iki boyutlu düzlemde gösterilmesine perspektif diyoruz. Bir diğer deyişle perspektif, iki boyutlu bir resmin nasıl üç boyutlu bir dünyadan örnek olduğunu algılamamızı sağlıyor. Karenin içinde yer alan cisimlerin boylarının birbirlerine orantıları, ufka doğru daralan tren yolu, köşedeki bir evin sağ ve sol taraftaki ufuk çizgisine doğru daralması, hep perspektifin sonucudur. Perspektif, üç boyutlu dünyadaki derinlik ve uzaklık hissini iki boyutta hissetmemizi ve algılamamızı sağlar.

Perspektif mi, Görüş Açısı mı?

Fotoğrafla ilgili bir arkadaşınızdan “Bu fotoğrafı geniş açı perspektifiyle çekmek istiyorum” ya da  “geniş açı lensin perspektifi bambaşka oluyor” şeklinde ifadeleri muhakkak duymuşsunuzdur. Burada ifade edilmek istenen lensin sensör (ya da film) üzerine düşürebildiği görüntü alanına bağlı olarak sunduğu görüş açısının büyüklüğü ve bunun yarattığı etkidir. Geniş açı lenslerin distorsiyondan ve/veya optik kurallarından kaynaklanan yakın cisimleri daha büyük gösterme özelliği burada perspektif ile karıştırılıyor. Demek istediğimizi yanlış ifade ediyoruz ya da perspektifin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.

Perspektifi Belirleyen Nedir?

Perspsektifi belirleyen yegane unsur objeye olan uzaklıktır. Lensin odak uzaklığıyla perspektifin ilişkisi yoktur. Lensin odak uzaklığı, vizörden o lensle çekebileceğimiz alanın büyüklüğünü etkiler, ama sadece o kadar (büyük odak uzaklığına sahip tele lenslerin fotoğrafik görüş açısı dar, küçük odak uzaklığına sahip geniş açı lenslerin görüş açısı geniştir). Fotoğrafını çektiğimiz objeye olan uzaklığımız değişmedikçe, aynı yerden hangi lensle fotoğraf çekersek çekelim, perspektif değişmez (Şekil 1).

 

Şekil 1. Fotoğraf makinesinin objeye olan uzaklığı değişince perspektif değişir. Makine objeye yaklaştıkça obje arka plana kıyasla daha büyük görünür. Ön ve arka plandaki objelerin birbirlerine olan oranlarındaki bu değişim, perspektif farklılığı yaratır. Objeye yaklaşırken farklı odak uzaklığında bir lens kullanılıp objenin aynı boyda kalması sağlandığında görüş açısı artar, arka plan küçülür.

Perspektif, fotoğraftaki değişik uzaklıklardaki cisimlerin birbirlerine göre görünen büyüklüklerinin nasıl olduğuyla alakalıdır. Normalde paralel olduğunu bildiğimiz düz çizgilerin yandan bakıldığında uzaktaki hayali bir noktada buluşuyormuşcasına daralarak gitmesi perspektifin doğal bir sonucudur. Kullandığımız lensin görüş açısı arttıkça çevredeki daha fazla cismi karenin içine dahil etme şansımız olur. Ama fotoğraf çektiğimiz nokta değişmedikçe baştan beri kare içinde yer alan cisimlerin göreceli boyutları, uzayıp daralarak giden çizgilerin oluşturduğu şekil ve çizgiler, aynı kalır.

Örneklerimizde fotoğraf makinesinin yerinde oynama yapmadan, aynı noktadan iki farklı odak uzaklığında lens ile çekilen fotoğrafları görüyoruz. Geniş açı ile çekilen fotoğrafın ilgili yerini büyüttüğümüzde, daha dar açılı lensle çekilen karedeki aynı noktayı elde edebileceğimizi görürüz. İlgili bölümdeki cismin arka planda görünen diğer cisimlere olan boy ve şekil olarak ilişkisi aynıdır. Perspektif değişmemiştir.

28mm

 

55mm

28mm kesilmiş

Şekil 2. Objeye olan uzaklık sabit, sadece odak uzaklığı değişti (zoom yapıldı). Üçüncü fotoğraf geniş açı ile çekilen fotoğrafın ortasından alınan bir kesittir. Perspektif değişmiyor.

Yine örneklerimizde çekilen objenin değişik odak uzaklığındaki lensler kullanıldığında aynı büyüklükte kalmasını sağlayacak şekilde ayrı mesafelerden çekilen fotoğrafları görüyoruz. Burada söz konusu objenin boyutunu sabit tutabilmek için geniş açı ile çekerken objeye daha yakın, tele ile çekilirken daha uzak mesafeden çekim gerçekleştirildi. Objeye olan uzaklık değiştiği için her bir fotoğraftaki cisimlerarası ilişki, yani perspektif değişti.

28mm

65mm

120mm

Şekil 3. Her bir kare farklı mesafeden çekildi. Her çekimde obje boyu aynı büyüklükte kalacak şekilde lensin odak uzaklığı değiştirildi. Mesafe değişimi perspektifin nasıl değiştiğini gösteriyor. Obje ile arka planı kıyaslayınız.

Etkili ve anlatımı güçlü fotoğraflar çekerken perspektif, dikkat edeceğimiz çok önemli bir unsurdur. Tek bir odak uzaklığına sahip bir lensle bile objeye olan uzaklığımızı değiştirerek perspektifi değiştirebiliriz. Bu bize bir objenin görünen boyunu büyütmek, belli bir özelliğini ön plana çıkarmak ya da vurgulamak, ön plandaki bir cisme büyüklük olarak dikkat çekmek gibi güçlü anlatım olanakları sağlar.

28mm

230mm

Şekil 4. Çekim mesafesi değişirken en sağdaki çocuğun boyu aynı kalacak şekilde lensin odak uzaklığı değiştirildi. Perspektif çok farklı.

Perspektif Algısını Oluşturan Unsurlar

Fotoğraflarımızda üç boyut ve derinlik hissini algılamamızda etkili olan unsurlar şunlardır:

  1. Yakın objeler daha büyük görünür. Bir objenin bize yakın kısmı daha büyük, geride kalan kısmı daha küçük, ufka doğru görünmez bir noktaya daha da küçülerek uzanan şekilde görünür (lineer perspektif).
  2. İnsan gözü mesafeyi yakınsanan düz çizgi ve yüzeylere bakarak algılar. Objeye bakış açısına göre ufuk çizgisinde bir veya iki noktaya, ufuk çizgisinin altında veya üstünde ise bir görünmeyen noktaya doğru düz çizgiler ve yüzeyler yakınsanıyor gözükür.
  3. Birbiri üstüne binmiş objelerde daha üstte gözüken daha yakın hissi uyandırır.
  4. Bize daha yakın görünen obje daha koyudur, objelerin renkleri uzağa doğru gittikçe açılır, pastel tonlara dönüşür (renk, kontrast ve keskinliğin azalması – atmosferik perspektif).
  5. Yer düzleminde ufuk çizgisine daha yakın duran objeler daha geride olarak algılanır.
  6. Gerçekte aynı boya sahip olduğunu bildiğimiz objelerden (insan gibi) daha küçük görünenin daha uzak mesafede olduğu algılanır.
  7. Daha koyu ve keskin gölgeler oluşturacak şekilde tek bir yönden gelen ışığın oluşturduğu gölgeler derinlik hissini artırır.

Perspektifle ilgili son bir not: Perspektif algısı fotoğrafa bakma mesafesi ile değişir. Örneğin 4 metre genişliğindeki bir cismi 8 metre mesafeden çekiyorsak, bu fotoğrafın da 30 santim genişliğinde bir baskısını duvara astıysak, 60 santim uzaklıktan (benzer 1:2 oranı) baktığımızda aynı perspektifi doğallığı algılarız, daha yakın veya daha uzaktan bakmak perspektif algımızı değiştirir.

HAREKET FOTOĞRAFÇILIĞI – Hareketli Nesnelerin Çekimi (2)

Posted in Çekim Teknikleri, Çekim Teknikleri, Fotoğrafçılık, Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on 30/10/2009 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2009 Eylül-Ekim sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.

Hareket fotoğrafçılığı yazımızın ilk bölümünde hareketleri nesnelerin çekiminde çekilen aktivite hakkında bilgi sahibi olmanın öneminden bahsetmiş, temel aksiyon fotoğrafçılığı tekniklerini incelemiştik (hareketi dondurmak, pan yapmak, netleme, kritik hareket anını yakalamak, zamanlama). Başarılı bir çekim için iki yaklaşımımızın olduğunu vurgulamış (hareketi dondurmak, düşük enstantane ile hareketi/hızı yansıtmak), ve ekipman seçimi, netleme ve kritik anın yakalanmasına ilişkin örnekler sunmuştuk. 

Bu bölümde aksiyon fotoğrafçılığının en önemli tekniği olan pan yapmayı detaylı olarak inceleyip başarılı bir çekime etki eden faktörleri özetleyeceğiz.

#

EKG_012

Powerboat P1 Türkiye GP 2009,  İstanbul. İkibin beygir motor ve 7 tona varan ağırlıklarıyla büyük bir süratle boğazda yarışan teknelerden biri. Hız hissini verebilmek için çok düşük bir enstane seçip deniz kıyısından elle çekimi gerçekleştirdim. Bu enstantanede tekneyi net yakalayabilmek için biraz deneme yapmak gerekti.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/30sn, f/25, sürekli autofocus, matris pozlandırma
# 

Pan Yapmak (Panning)

Pan tekniği, hareket eden nesnenin hareketini, hız hissini verecek şekilde kareye aktarmada kullanılır. Burada nesne mümkün olduğunca net çıkarken arka (ve ön) planın kareyi boyadığı bir etki, hareket ve hızı yansıtacak şekilde resmedilir. Ustalaşılması zor bir tekniktir ama sonuçlar çok tatminkar olur. Tekniği en üst seviyede uyguladığınızda bile her karenin iyi netice vermesini beklemeyin, başlarda bir çok net olmayan kare elde etmeniz normaldir. Egzersiz yapmak başarı oranınızı artıracaktır.

Pan Tekniğinin Uygulanışı:

  1. 1/30-1/60sn arası bir enstane seçin (bu altın kural değildir, kullanılan lense, objeye olan uzaklığınıza ve objenin hızına bağlı olarak daha düşük olabilir). Seçilecek diyafram önemli değildir (f/2.8 veya f/8 sonucu çok değiştirmez).
  2. Çekeceğiniz objenin karenizde yeteri kadar büyük olmasını sağlayacak bir mesafe seçin. Çekimi yaparken siz de objeyle birlikte hareket edeceğiniz için, objenin hareket çizgisini takip ederken objenin yamulmasını (distorsiyon), veya bir kısmının rahatsız edecek şekilde flu kalmasını en aza indirecek bir uzaklık seçilmelidir.
  3. Lens odak uzaklığınız 70mm ve üzeri olursa distorsiyon etkisini azaltmış oluruz.
  4. Netleme olarak sürekli netleme (continuous autofocus) ya da önceden netleme (pre-focus) kullanabilirsiniz.
  5. Objeyi çekeceğiniz anda tam karşınızda olacak şekilde durun. Ayaklarınız sabit, gövdeniz belden yukarı soldan sağa (ya da objenin geliş yönüne göre tersi) hareket edecek şekilde hazır olun.
  6. Otomatik netleme kullanıyorsanız objeyi deklanşöre basacağınız andan bir kaç saniye önce netleyip kameranızla takip edin, önceden manuel netleme yaptıysanız objeyi kameranızla takip edin. Makinanızı saniyede bir kaç kare çekecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Takip hareket yönünde olmalıdır. Tripod/monopod kullanabilirsiniz ama elde çekim daha etkili olacaktır.
  7. Obje tam önünüze yakın bir yere geldiğinde deklanşöre basın. Ancak hareketi burada yarım bırakmayın,  deklanşöre bastıktan sonra da gövde hareketini tamamlayın.
  8. Dijital makina kullanıyorsanız kontrol ediniz. Oldu mu? Süpersiniz! Olmadı mı? Yılmak yok, değişik perde hızlarında veya dönüş hareketine çalışarak denemeye devam!

#

EKG_07

Kağıthane Cirit Oyunları  2009, Kağıthane, İstanbul. Ciritini kullandıktan sonra kendi sahasına hızla dönen atlı. Bir kaç deneme sonucunda 1/50sn ile pan yapmaya karar verdim. Enstantane önceliği seçerek pan yaptım. Vizörde biniciyi sabit bir noktada tutmaya özen göstererek karşımdan geçerken deklanşöre bastım. Özellikle koşan at çekimlerinde aynı anda biniciyi net yakalamak, atın dört nal gidişini  estetik olarak aktarabilmek için ayaklarının toplandığı anı görüntülemek biraz da şansa bağlı. Düşük perde hızı ile yapılan pan, arka planın dikkati dağıtmayacak bir fona dönüşmesini sağlıyor.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 200, 1/50sn, f/18. sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

Diğer Hususlar

Hareketli objelerin çekiminde en önemli başarı faktörlerinden birisi zamanlama hissiyatının geliştirilmesidir. Saniyenin kısa bir bölümünde olup bitecek bir anı yakalayabilmek için onu tahmin etmek ve hayal etmek gerekir. Eğer vakit varsa, değişik çekim tekniklerini birleştirerek çekim yapabilirsiniz. 20-30 karede bir tane düzgün sonuç yakalamak gayet normaldir, böyle bir sonuç sizi deneme yapmaktan alıkoymamalıdır. Başarılı bulduğunuz sonuçları nasıl elde ettiğinizi mutlaka değerlendirmelisiniz. Başarısız sonuçların neden başarısız olduklarını anlamanız çok önemlidir.

Çekimlerinizde yatay veya dikey kadrajlama kararı, elde etmek istediğiniz kompozisyona göre sizin seçiminizdir. Genelde insan içeren hareket fotoğrafları dikey kadrajla çekilse de ortam hakkında izleyiciye fikir vermek ya da hareket ile birlikte arka plandaki bir detayı sunmak açısından yatay kadraj kullanılabilir. Özellikle insan içeren fotoğraflarda mümkünse yüzleri görecek şekilde cepheden çekmek, keza hareketi yatay veya geliş yönüne göre cepheden aktarmak tercih edilir.

#

EKG_04

Kadıköy 2006,  İstanbul. Geniş açı ile yakından gerçekleştirilen bir pan çekimi. Renkli ışıklar düşük enstantane sayesinde arka planı boyuyor. Araç şoförü yeteri kadar net, aracı seçebiliyoruz ama mesafenin çok yakın olmasından dolayı doğal olarak farlar ve tekerleklerdeki distorsiyon kaçınılmaz. Pozlandırmayı tahmini olarak yaptım, ortamda otomatik olarak pozlandırma yapılabilecek kadar ışık yoktu. Pan hareketinin yönü arka plandaki ışıklardan da görüleceği üzere aracın hareket yönü ile aynı.
Teknik veriler: Nikon D200, Sigma 12-24mm, ISO 500, 1/5sn, f/5.6, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Kadrajlama yaparken kullanılan genel kompozisyon kuralları burada da geçerlidir. Altın nokta seçimi, 1/3 Kuralı, etkili kompozisyon oluşturmanızda temel teşkil eder. Elbette yol gösterici olmakla beraber bu kurallar dışında kadrajlama her zaman yapabilirsiniz. Kareye aktardığınız bir hareketin görsel devamlılığı açısından hareketin olduğu yönde alan olması tercih sebebidir, insan gözü hareketin ne yöne gittiğini hissedebilmeli ve bu yönde kadraj aniden kesilmiyor olmalıdır.

Herhangi bir çekime öncelikle yüksek enstantane ile başlayabilirsiniz. Daha sonra açıkladığımız teknikleri daha düşük enstantaneler ile deneyebilirsiniz. Hareketin yönüne, hızına, sizin objeye olan uzaklığınıza ve kullandığınız lense bağlı olarak hareketi dondurabileceğiniz enstantane değişebilecektir. Kullanılacak diyafram değeri pan tekniğinde önemli olmamakla birlikte, özellikle hareketin dondurulduğu karelerde gerekli alan derinliğini sağlamak ve konuyu arka plandan izole etmek için önemlidir.

#

EKG_02

MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Pan yapılarak çekilmiş bir yarışçı. Hızla hereket eden motokros yarışçılarının hızını verebilmek için yarışın başlangıç noktasındaki düzlük alanda yaklaşık 20m mesafede konumlandım. Işık arkadan geldiği için pozlandırmada sorun yoktu, yine de risk almamak otomatik orta ağırlıklı pozlandırma modunu seçtim. Öncelikle bu noktadan geçen yarışçılar için hangi perde hızını seçmem gerektiğini bulmam gerekiyordu. Düşük ISO değeri seçtikten sonra diyafram öncelikli moda geçtim. Diyaframı kısarak 1/100 ve 1/60sn de bir kaç çekim yaptım. İlk denemeler arka planda tam istediğim fluluğu vermedi, dönme hareketini de çok doğru yapmamış olmalıyım ki netlikte bazı sorunlar vardı. Diyaframı daha da kısarak 1/20sn’ye kadar denemeler yaptım. Yaklaşık iki dakika içinde 12-15 kare çekme şansım oldu. 1/30-1/40sn lerde optimum verimi elde ettim.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 70-200mm, ISO 200, 1/30sn, f/22 , sürekli autofocus, orta ağırlıklı otomatik pozlandırma

#

Değişik çekim açıları, kompozisyon ve anlama farklı şekilde etki ederler. Çok alçaktan, çok yüksekten, ufuk çizgisinin tam yatay olmadığı çekimler vs. sizlere değişik olanaklar sağlayabilir, bunları değerlendirmekten çekinmeyin.

Yaptığınız çekimlerle ilgili çekim bilgilerini daha sonra değerlendirmeniz önemlidir. Bazı ayarları ve değerleri “hissetmeniz” bu tür çalışmalarla mümkündür.

Hareketli objelerin çekiminde bir diğer husus güvenliktir. Ortamın, çektiğiniz objenin ve kendi güvenliğinize dikkat etmelisiniz. Hiç bir kare güvenlikten daha önemli değildir.

 #

EKG_09

F1 Grand Prix  2009,  İstanbul. Ana tribünden nispeten yüksek bir mevkiden alınan bir kare. Yere daha yakın çekim yapmak mümkün değildi. Hızla önünüzden geçen yarış arabasını yakalayabilmek için  arabayı aynı hızda takip ederek kare içinde sabit tutmak gerekiyor. Netliği sağlayabilmek için enstantaneyi yüksek tuttum, buna rağmen pan etkisi görülebiliyor. Çok daha düşük bir enstantanede farklı etki etmek mümkündü ancak konuya olan mesafenin yakınlığı sebebiyle bu netliği yakalamak mümkün olmayacaktı.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/250sn, f/13, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Hareketli Nesnelerin Çekimi – Özet

Başarılı çekim için herşeyden önce bol pratik yapmak gerekiyor. Meraklı bakışlara aldırmadan işlek bir caddedeki araçları, parkta oynayan çocukları, kalabalıkta telaşla koşuşturan insanları değişik teknikler kullanarak çekebilirsiniz.

#

EKG_08 web

Powerboat P1 Türkiye GP 2009,  İstanbul. Büyük bir hızla sahil şeridine yakın ve paralel  şekilde seyreden bir yarış teknesi. Işık tepeden gelmesine rağmen su yüzeyindeki yansımalar gövdeye yeterli ışık sağlıyor. Matris pozlandırma kullanımı uygun, tripod yerine elle çekim daha rahatlık sağlıyor. Tekneleri suya batış çıkışları yüzünden net yakalayabilmek için bir kaç deneme yapmak gerekti. Arka planı yeteri kadar flu yapabilmek için özellikle çok düşük bir enstantane seçtim.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/30sn, f/25, sürekli autofocus, matris pozlandırma

#

  1. Ekipmanınızın tüm ayar ve kontrollerine hakim olun. Makinanız kritik anda elinizin uzantısı gibi hareket etmelidir. Bir problem olduğunda ya da belli bir teknik problemi aşmak zorunda kaldığınızda çekim tekniği ve ayar değişikliği yapabilmelisiniz. Makinanınızın kullanım kılavuzuna zaman zaman hatırlamak için başvurmak her zaman yararlıdır.
  2. Sizin de hareketli olmanız gerekecektir, sadece ihtiyaç duyduğunuz ekipmanı kullanın. Kontrol etmeniz gereken değişkenler de asgari düzeyde olacaktır.
  3. Size avantaj sağlayacak noktalarda durun. Hareketi en iyi yansıtacak pozisyonları önceden kestirmeniz gerekir ama mümkünse oradan oraya koşturmadan çekime odaklanarak sakin hareket edin. Arka planı her zaman göz önünde bulundurun. Ortamdaki ışığın kalitesini ve yönünü gözetin.
  4. Hareketi cepheden çekmeye özen gösterin. Kişileri size doğru gelirken çekin, yüz ifadelerini ve ortamdaki hız hissini yansıtmaya çalışın.
  5. Çekim yaparken ne olup bittiğini her iki gözle takip edin. Vizyon ve hayal gücünüzü kullanın.
  6. Kritik hareket anını yakalamaya çalışın. Zamanlama çok önemlidir.
  7. Denemeler yapmaktan çekinmeyin. Aklınıza gelen değişik çekim tekniklerini, değişik makina değerlerini deneyerek farklı sonuçlar yakalayabilirsiniz. Şans faktörünü küçümsemeyin.
  8. Tekniğinizi boş zamanlarda alıştırma yaparak geliştirin. Yaratıcılığınıza güvenin.

#

EKG_05

MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Yüksek perde hızı kullanılarak hareketin doldurulduğu bir an. Piste uzak bir mesafeden tepeleri aşmakta olan yarışçıları ön cepheden çekebileceğim bir nokta seçtim. Amacım tek bir motoru kritik anda yakalamaktı, doğru pozlandırmayı sağlayabilmek için spot ölçümü seçtim. Uzun tele ve seçilen diyafram ile alan derinliği ön plandaki yarışçıyı izole ediyor. Ön cephe çekimi yarışçının yüzünü kısmi olarak görmemizi sağlıyor, arka planda takip eden yarışçı ve seyirciler kompozisyonu tamamlıyor. Saniyede 4 kare ile çekilen bir seride motorun tam havaya zıplarken yakalandığı tek kare. 
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 800, 1/2500sn, f/4,5. sürekli autofocus, spot pozlandırma, elde çekim

#

EKG_01

Red Bull Air Race 2006, Haliç, İstanbul. Hızla manevra yapan uçağın Haliç kıyısındaki bir binanın tepesinden pan tekniği ile çekimi. Bulunduğum uzaklıktan 1/50sn-1/200sn arasında yaptığım bir kaç çekimde optimum sonucu 1/100sn değerinde elde ettim. Uçağı sol taraftan gelişini takip edip  hareket yönünde pan hareketini gerçekleştirdim. Arka planda pan hareketinin yönü görülebiliyor.  Enstantane öncelikli de çekebilirdim ama diyafram öncelikli modda diyaframla oynayıp istediğim enstantane değerini ayarladım. Genelde kullandığınız  çekim modu çekim anında mantıken en uygunu olmasa da belli bir ayara alıştığınızda düşünmeyi bırakmadığınız sürece istediğiniz şekilde uyarlamak mümkün oluyor. 
Teknik veriler: Nikon D2Xs, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 125, 1/100sn, f/13, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

#

cirit3cr3

Kağıthane Cirit Oyunları  2004, Kağıthane, İstanbul.
Teknik veriler: Nikon F5, Nikkor 70-200mm, x1.4 konvertör, ISO 50, 1/40sn, f/9, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

HAREKET FOTOĞRAFÇILIĞI – Hareketli Nesnelerin Çekimi (1)

Posted in Fotoğrafçılık - Çekim Teknikleri with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on 13/08/2009 by ekgurbuz

Bu makale, PhotoWorld dergisinin 2009 Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanmıştır.

Burada yer alan yazı ve fotoğraflar eser sahibine aittir. İzinsiz olarak kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Bu sitedeki çalışmaların tamamının ve/veya bir kısmının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. İzinsiz kullanılarak, alıntı yapılması halinde izinsiz kullananlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır.
Copyright 2009, E. K. Gürbüz

EKG_Action_88aÇevremiz sürekli hareket halindedir. Günlük aktivitelerimiz, bir işle meşgul olmamız, çalışmamız, hobilerimiz, eğlenmemiz hep hareket içermektedir. Peki, durağan nesneleri çekmeye kıyasla bu tür hareketli konuları nasıl başarıyla karelerimize aktarabiliriz? Ne kadar uğraşsak da elde edemediğimiz sonuçları usta fotoğrafçılar nasıl elde ediyorlar? İşte bu yazımızda hareket fotoğrafçılığına ışık tutacak temel teknikleri birlikte gözden geçireceğiz. Bundan sonraki çekimlerinizde belki de yepyeni bir dünyanın kapılarını birlikte aralıyor olacağız.

Hareketli nesnelerin çekimi, doğal bazı zorluklar içerir. Bu zorlukların adreslenmesi için temel fotoğraf çekim bilgisine ek olarak bazı teknikler ve dikkat edilecek hususlar vardır. Amacımız aksiyon fotoğrafçılığı için gerekli olan teknikleri anlamak ve daha önemlisi bunları ihtiyaç duyduğumuz anda rahatça uygulayabiliyor olmaksa, bu hedefimize nasıl ulaşabiliriz birlikte inceleyelim.

Konunun örneklerle anlaşılmasını sağlamak için yazımızı iki bölüm halinde ele aldık. Bu bölümde başarılı hareket fotoğrafçılığı için gereken temel unsurları tanımlayarak kullanılan teknikleri açıklamaya başlayacağız. Gelecek bölümde bu teknikleri incelemeyi sürdürerek konuyu pekiştireceğiz.

 #
EKG_Action_91
MX Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Pistin tepe noktasını aşan yarışçının dönüş hareketinin dondurulduğu bir an. Burada amacım kalabalık bir ortamda tek bir yarışçıyı arka plandan  izole edebilmekti. Uygun kadrajı ayarladıktan sonra diyafram öncelikli modda makina değerlerini kontrol ettim. Kompozisyon olarak genelde  hareket yönünde boşluk olması tercih edilse burada sol tarafta dağılan toprak  yığını dengeyi sağlıyor ve yarışçının hızı konusunda tamamlayıcı bir unsur görevi görüyor. 
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1250sn, f/4. Sürekli autofocus, Diyafram öncelikli pozlandırma, tripod üzerinde hareketli kafa ile çekim

#

Temel Teknikler

Aksiyon fotoğrafçılığı dendiğinde, akla ilk olarak hızlı hareketin çok olduğu sporlar gelir. Bunun yanısıra günlük hayatta etrafımızda her zaman çok kısa sürede olup biten, hızlı hareket içeren bir çok aktivite, nesne gözümüzün önünde akar. Devamlı hareket halindeki çocuklar, sokakta hızla hareket eden araçlar, insanlar, bir sirkteki akrobatlar, haldeki satıcılar, köpeğimiz, katıldığımız bir eğlence ortamı, düğünler, sosyal aktiviteler vs. hepsi buna birer örnektir. Fotoğrafçı gözüyle istediğimiz, bu olayları ve anları yakalamak, bulunduğumuz andaki havayı, atmosferi, kendi yorumumuzla aktarmaktır.

#

EKG_Action_89F1 Grand Prix 2008, Istanbulpark, İstanbul. Açık tribünün yere en yakın bölümünden çekilen bir kare. Cepheden gelmesine ve viraj sonrası yavaşlamış olmasına rağmen yarış arabasını dondurabilmek için yüksek bir enstantane gerekti. Amacım mümkün olduğu kadar kadrajı dolduracak şekilde uygun bir kompozisyonda Ferrari yarışçısını görüntülemekti. Hareketi dondurmak için 1/1000 enstantane değerini ve yeteri kadar alan derinliği olması için f/8 diyafram seçtim. Uygun pozlandırma için ISO değerini artırdım. Uzun lens ile elde çekim yaparken yüksek enstantaneye rağmen elinizin titrememesi için azami dikkat gerekiyor. Tripod kullanımı seyirciler arasında çekim yapıldığından uygun değildi ama monopod kullanımı daha rahatlık sağlardı.
Teknik veriler: Nikon D300, Nikkor 300mm, TC-14II, ISO 640, 1/1000sn, f/8, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Başarılı aksiyon fotoğrafçılığı için iki ana unsur vardır:

1. Çekilen aktivite hakkında bilgi sahibi olmak

2. Temel aksiyon fotoğrafı tekniklerini bilmek ve uygulamak

    – Hareketi dondurmak (doğru enstantane)

    – Pan yapmak (düşük enstantaneyle hareketi takip etmek)

    – Netleme (takip ederken sürekli netleme ya da önceden netleme)

       yapmak

    – Kritik hareket anını (hareketi anlatacak anlam bütünlüğü)

       yakalamak

    – Zamanlama (deklanşöre basacağımız anı kestirmek)

#

EKG_Action_102
Kadıköy-Sirkeci vapur hattında, 2008, İstanbul. Havadaki bir martının yüksek enstantaneyle çekimi. Başka bir çekime giderken bindiğim vapurda ekipmanı test etmek ve pratik yapmak için fırsat buldum. Işık her ne kadar en uygun yönden gelmese de yeteri kadar difüze olduğu için flaş kullanmadan uygun pozlandırmayı elde etmek mümkün oldu. Kuşu iki kanat ucu arasında net olarak yakalayabileceğim bir alan derinliği olacağını tahmin ettiğim noktaya kadar enstantane öncelikli modda hızı ayarladım. Sürekli netlemeyi yaparken ilk netlik noktası olarak kuşun gözünü seçtim, İki kanadın açık olduğu estetik bir kompozisyonu yakalayabildim. Enstantane değeri ne kadar yüksek olursa olsun, elle çekimlerde deklanşöre hafifçe basılması kritik netliğin yakalanmasında önemli oluyor.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 200mm, ISO 200, 1/1000sn, f/5, sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

Temel aksiyon fotoğrafı tekniklerinde başvuracağımız en etkili yöntemler;

– Yüksek enstantane ile hareketi dondurmak

– Düşük enstantane ile belirgin bir hareketi/hızı yansıtmak

olacaktır.

Bu iki seçenekten birini, çektiğimiz nesnenin hareketini tahmin ederek olası bir kompozisyonu yakalayacak şekilde takip etmemizle birleştirdiğimizde başarılı bir sonuç için gereken ana koşulları sağlamış oluruz.

Tabii kullandığımız tekniklerin arzu ettiğimiz sonuçları sağlaması ancak fotoğrafçı olarak yapacağımız zihinsel katkı ile mümkün olur. Başarılı sonuçlar elde etmek için konuya ve çekim tekniğine odaklanmamız gerekir. Çekim öncesinde yapılmış bir zihinsel hazırlığın sonuca etkisi yadsınamaz. 

#

EKG_Action_93 MX Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Havalanan bir yarışçının pist görevlileri ile aynı düzlemde resmedilmesiyle oluşan enteresan bir görüntü. Belli bir alan derinliğini ve yarışçının hareketini donduracağını tahmin ettiğim enstantaneyi ayarladıktan sonra yarışçının görevliler üzerinden geçmesini bekleyip deklanşöre bastım.  
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1600sn, f/4, sürekli autofocus, matris pozlandırma 
 #

Konu hakkında bilgi sahibi olmak

Hareketli aktivite/nesne ile ilgili önceden bilgi sahibi olmak, çekebileceğimiz kareleri önceden kafamızda canlandırmak, hangi teknikleri kullanacağımızı planlamak, ekipmanımızı buna göre seçmek ve ayarlamak, nihai olarak nasıl bir fotoğraf elde edeceğimizi hayal etmek, tüm bu hazırlığın bir parçasıdır. Bu kısmın önemini ne kadar vurgulasak azdır.

Hızlıdan çok daha hızlıya kadar seyredebilecek bir aktivite anında nerede durulacağı, ne zaman deklanşöre basılacağı, hangi anların önemli olduğu ve kaçırılmaması gerektiği, ne gibi karelerin çekilebileceği vb. sonuca doğrudan etki eden unsurların önceden kestirilmesi gerekir.

Hareketli anın en önemli noktasını yakalayacak şekilde fotoğraf çekmek, estetik ve anlam olarak bütünlüğü sağlar (örneğin havaya zıplayan bir çocuğu en tepe noktada yakalamak, hızla seyir eden bir aracı yerden havalandığı anda fotoğraflamak vb.). Hareketin ne zaman oluşacağını tahmin etmek, buna göre makina ayarlarımızı önceden ayarlamak, kısaca önceden zihinsel ve teknik olarak kendimizi hazırlamış olmak başarı yolunda çok önemli bir adımdır.

#

EKG_Action_92MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Yarışçıların dönüş yaptıkları bir tepe noktasında ilginç bir an. Yarışın dinamizmini aktaran iki yarışçının izole edildiği bir kare. Tripod üzerinde önceden kareyi, diyaframı ve netleme noktasını tespit ettikten sonra yarışçının gelmesini bekledim. Amacım birbirini takip eden iki yarışçıyı yakalayabilmekti. Peşisıra iki yarışçı beklerken, şansıma pistin düz tarafında yaklaşmakta olan başka bir yarışçıyı arka planda yakaladım.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 200, 1/1600sn, f/4, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma, tripod üzerinde hareketli kafa ile

# 

Aksiyon fotoğrafçılığında zamanlama herşey demektir. Kritik anı, hareketi vizörde gördüysek kaçırmışız demektir. Hareket anını yakalayabilmek için kareye aktarmak istediğimiz hareket anının çok kısa bir süre öncesinde deklanşöre basmamız gerekir. Çektiğimiz konu hakkında bilgi sahibi olmak tahmin ve planlama muhakememizi güçlendirir,  anlık zaman zarfında yakalanması güç olan kompozisyonları elde etmemize yardımcı olur.

Bazı çekimlerimizde hareket tekrar ederken tekniğimiz geliştirme ve hatalarımızı düzeltme fırsatı bulabiliriz. Ancak öyle durumlar vardır ki bir defa tekrar eder ve o anda doğru yerde, doğru ekipmanla hazır olmak, doğru teknikle kareyi yakalamak gerekir.

Ekipman

Hemen her türlü fotoğraf makinasıyla hareketli konu çekmek mümkündür. Küçük kompakt bir dijital makinayla da, eski bir TLR makinayla da doğru teknikle sonuç alabiliriz. Hareket anını yakalayabilmede en büyük engel, deklanşöre basıldığı an ile, fotoğrafın kaydedilmesi anına kadar geçen gecikme süresidir (shutter lag). DSLR’lar (ve SLR’lar) bu engeli aşmada en uygun ekipmandırlar, söz konusu gecikme süresi olabilecek en düşük seviyelerdedir.  Yine de makinanızın ayarlarına da bağlı olarak deklanşöre basılma anı aynı zamanda netleme ve pozlandırma işlevlerini de yerine getiriyor olacağından, bazı çekimlerinizde bu gecikmeyi hissedilir derecede yaşamanız kaçınılmaz olacaktır. DSLR’ların sunduğu bir diğer avantaj lens değişim imkanı sağlamalarıdır. DSLR’lar gerekli olabilecek enstantane değerlerini yakalamak için yüksek ISO seviyelerine çıkmanıza olanak sağlarlar.

Kullanacağımız lenslerin hızlı olması (düşük diyafram değerine sahip lensler, örneğin f/1.4, f/1.8, f/2.8) şart olmamakla beraber, hızlı lensler özellikle netlemede çok büyük fayda sağlarlar. Bunun yanısıra hareket halindeki konuyu arka plandan izole ederek daha etkili bir görüntü elde etme şansımız olur.

EKG_Action_84
MX1 Grand Prix 2009, Hezarfen, İstanbul. Sol yukarıdaki boşluk bir kenara,kompozisyon olarak havada zıplayan 2 üçlü grup, inişli çıkışlı pistten gelen diğer motorlar, seyirciler ve saha görevlileri ile birlikte tüm yarışı aktaran özet bir kare.Yarışçılara çok yakın bir noktada pozisyon aldım. Amacım ön planda havada birden fazla yarışçıyı görüntüleyebilmekti. Bunun için yarışın başlangıç anını bekledim, zira ilk turdan sonra yarışçılar arasındaki mesafeler açıldığından aynı karede birden fazla yarışçıyı yakalamak zorlaşıyordu. Işık difüze olarak ters taraftan geldiği için havadaki yarışmacıların karanlık çıkma riski vardı. 2-3 metre mesafeden geçtikleri için yüzlerinde patlayacak flaşın yarışçıların konsantrasyonlarını bozabileceğini düşündüğümden flaş kullanmadım. Manuel pozlandırmada gökyüzünde patlamayı da dengeleyeceğini umduğum bir pozlandırma değeri seçtim. Perde hızı olarak hareketi havada dondurmak istediğim için 1/1000 olacak şekilde ayarladım, denk düşecek diyafram değeri yeteri kadar alan derinliği sağlıyor gözüküyordu. Ayarları yaptıktan sonra beklemeye başladım. Ön plandaki üçlünün kareye girdiğini farkettiğim anda deklanşöre bastım. Kadrajda şansıma arka planda bir üçlü yarışçı daha yakaladım. Dinamik aralık fazla olduğundan (en açık ve an koyu nokta arasındaki koyuluk farkı) RAW formattan dönüştürürken ön plandaki yarışçıların pozlandırmasını biraz daha artırmak gerekti.
Teknik veriler: Nikon D700, Nikkor 24-70mm, ISO 200, 1/1000sn, f/9, sürekli autofocus, manuel pozlandırma

#

Lens seçimi konuya uzaklığımıza ve bulunduğumuz ortama bağlıdır. Zoom/sabit ya da geniş açı/tele seçimi keza konuya ve ortam koşullarına göre yapılmalıdır.  Zoom lensler büyük esneklik sağlarlar, tele lensler (zoom özellikli ya da sabit) objeye yaklaşma ve arka plandan izole etme şansı verirler. Bu açıdan tele lens kullanımı daha sıkça tercih edilmektedir. Bazı durumlarda çektiğimiz objeye güvenlik ya da fiziksel kısıtlamalar nedeniyle belli bir mesafeden daha fazla yaklaşamayacağımız için tele lensler tek seçeneğimizdir.

Uzun tele kullanıyorsanız tripod kullanmanız gerekebilecektir. Bunun dışında hareketi rahat takip edebilmek için elle çekim en etkili yöntemdir. Gerektiği yerlerde tripod/monopod kullanabilirsiniz ama hızlı hareket etmeyi gerektiren ortamlarda elde çekimi tercih etmelisiniz. Tripod/monopod seçiminizde ayakların ve kafanın sağlam olması gerekir. Gerektiğinde makinayı hızlıca çıkartıp elinize alabilmek için buna uygun kafa kullanmak (quick release) kolaylık sağlar. Pan yapmak için 3 yönlü kafalar ballhead kafalara göre daha uygun olacaktır. Ekipmanınızı taşıyabileceğiniz kadarını bulunduracak şekilde basit tutmakta yarar vardır. Gereken durumlarda iki DSLR ve fotoğrafçı yeleği faydalı olacaktır.

EKG_Action_132Ortamdaki ışığın uygun ya da yeterli olmadığı durumlarda flaş kullanmak isteyebilirsiniz. Flaş kullanımında yaratıcı etkiler elde etmek mümkündür. Slow sync, rear sync gibi özellikleri kullanarak daha doğal ve yaratıcı etkiler elde edebilirsiniz. Slow sync ortam ışığı ve hareket düşük enstantanede kaydedilirken objenin dondurulmasına olanak sağlar. Rear sync, hareketi takip eden ışığın objeden sonra gelecek şekilde kaydedilmesinde kullanılır.

Flaşın arka planı etkilemediğinden emin olmalısınız, arka planın yeteri kadar ışık almasını sağlamalısınız. Uzak mesafelerden flaş kullanabilmek için Fresnel tepe yansıtıcı, radyo kontrollü uzaktan kumanda diğer seçeneklerinizdir. Flaşı tutacak bir arkadaşınız da bu konuda size yardımcı olabilir. Yüksek enstantane ile çekim yapmanız gereken bol ışıklı ortamlarda dolgu flaş olarak yüksek hızda senkronizasyona imkan verecek high-speed-sync özelliklerinden yararlanabilirsiniz.  Flaş kullanımında önemli bir husus da, etik olarak flaşı kullanmamayı tercih edeceğiniz durumların olmasıdır. Kritik bir anda koşucuların, yarışçıların yüzlerine aniden flaş çaktırmak istemeyebilirsiniz.

EKG_Action_80Kağıthane Yağlı Güreşleriı 2006, Kağıthane, İstanbul. Düşük enstantane ile çekimde zoom yapılarak elde edilen etki, güreşin hareketliliğini farklı bir şekilde yansıtıyor. Güreşçilerden birinin ani bir hareketini beklerken bu tekniği kullanarak değişik bir kare elde edebileceğimi düşündüm. 
Teknik veriler: Nikon D200, Nikkor 28-70mm, ISO 100, 1/25sn, f/22 , sürekli autofocus, diyafram ağırlıklı otomatik pozlandırma

 #

Netleme

Kullandığımız ekipman ne olursa olsun, en gelişmiş ve en hızlı netleme sistemine de sahip olsa, hareketli bir cismi takip edip sürekli olarak istenilen noktayı net tutmak her zaman mümkün değildir. Bu zorluğu ekipmanın teknik özelliklerinden faydalanarak azaltabiliriz ama çoğu kez kabul edilebilir ölçüde yokedebilmek için bazı teknikleri devreye sokmamız gerekir.

Başarılı netlemede başvuracağımız tekniklerden biri hareket eden nesneyi manuel/otomatik netleme yaparak takip etmektir (focus tracking). Manuel olarak netleme, gelişmiş otomatik netleme yapan makinalara kıyasla doğru uygulandığında kritik durumlarda daha hızlı ve doğru sonuç verebilir. Her zaman olduğu gibi bu tekniği kullanmada rahat olmamız için de önceden bol bol alıştırma yapmak gerekecektir.

EKG_Action_121
Powerboat P1 Evolution Türkiye GP, İstanbul. 2000beygir gücü ve 7 tona varan ağırlıktaki teknelerin boğazda hareketli bir gün yaşattıkları yarıştan bir kare. Büyük bir hızla hareket eden tekneyi havada yakalamak için doğru anda hareketi dondurmak gerekti. Bu açıyı yakalamak için sahil kenarındaki bir teknenin güvertesine çıktım.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 200-400mm, ISO 100, 1/1000sn, f/5, sürekli autofocus, diyafram öncelikli pozlandırma

#

Kullanabileceğimiz bir diğer olanak önceden netlemedir (pre-focus). Bu yöntemde deklanşöre basacağımız anda hareketli nesnenin bulunacağı mesafeyi tahmin ederek önceden o noktaya netleme yapıyoruz, hareketli nesne netleme yaptığımız mesafeye geldiğinde sadece deklanşöre basarak çekimimizi tamamlıyoruz. Bu tekniği kullanırken otomatik netleme yapıyorsak deklanşöre basacağımız anda hareketin olmasını beklediğimiz noktaya netleme yaptıktan sonra, netliği bozmadan (AF lock tuşu, ya da deklanşörü yarı basılı tutarak) kompozisyonumu ayarlıyoruz, objenin istediğimiz noktaya gelmesini bekliyoruz. Alternatif olarak tamamen manuel netleme ile aynı şekilde çekimi gerçekleştirebiliriz.

Dikkat ederseniz bu teknikler hep doğru netlemeyi sağlamak ve fotoğrafın kaydedilmesine kadar geçen gecikmeyi (shutter lag) azaltmak içindir. Böylece harekete, kompozisyona daha fazla odaklanma şansına sahip oluruz.

Doğru netlemenin sağlanmasıyla ilgili bir diğer çekim tekniği, saniyede birden fazla kare çekmektir. Hareketi, örneğin saniyede 2 ile 5 arası değişebilecek ayarda sürekli çekim yaparak takip edebiliriz. Burada amaç belki ilk kare ile dördüncü yada beşinci kare net olamazken arada net bir kare yakalamaktır. Tabii her zaman garanti olmasa da değişik bir anı, yüz ifadesini, hareketi yakalama şansı da artmaktadır. Bu teknik her uygun kareyi yakalamanızı garanti etmez ama denediğinizde tatlı sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

EKG_Action_128

Hemen hatırlatalım, sürekli olarak saniyede birden fazla kare çekmek mümkün olmayacaktır. Kullandığınız makinanın saniyede çekebildiği kare sayısı ile birlikte kullanılan hafıza kartının hızı, keza kullandığımız enstantane belli bir sınırı oluşturur. Hızlıca 4-5 kare çektikten hemen sonra asıl anda deklanşöre basamadığımızı görebiliriz, çünkü buffer dolmuştur, ya da hafıza kartı yazmasını tamamlayamamıştır. Filmli makina kullanıyorsak 36 pozun ne zaman dolacağını sürekli takip etmemiz gerekir. Bu tür pratik limitleri anlamak çekim anında hızlı ve doğru karar vermenizi kolaylaştırır.

Bir konuyu çekerken hareketi dondurma veya düşük enstantane ile hareketi karemize aktarma seçeneklerimizden bahsetmiştik. Burada çekim stratejisi olarak belki yaratıcılık olarak en iyisi olmasa da sonuç olarak doğru olacağını bildiğimiz kareleri çekip, benzer hareketli anlarda çeşitli denemeler yapmak isabetli olacaktır. Hiç birimiz yılda bir kere çekme fırsatı bulabileceğimiz bir yarışı gün boyu çektikten sonra eve geldiğimizde yüzlerce net olmayan fotoğrafla karşılaşmak istemeyiz. Özellikle dijital makinaların LCD ekranlarından yapılacak kontrollerin önemli olduğunu hatırlatalım. Fikir vermekle beaber, LCD ekranda net gözüken bir karenin, bilgisayar başında hiç de öyle olmadığını görebileceğimizi unutmayalım.

Son olarak netlemeyle yakından ilişkili bir husus olan alan derinliğine değinelim. Genelde hareketli nesneyi arka plandan izole etmek isteyeceğimiz için alan derinliğini az tutmaya çalışırız. Hatta birden fazla seçeneğimiz varsa, tercihimizi arka planı daha az belirgin tutacak şekilde yapmalıyız (açık diyafram).

#

EKG_Action_98Kağıthane Cirit Oyunları  2009, Kağıthane, İstanbul. Her anı hareketli olan ciritte yaklaşan rakip oyuncuyu takip eden atlı. Bulunduğum mesafeden pan yapacağım hızı 1/50sn olarak belirledim. Enstantane önceliği seçerek atı takip etmeye başladım. Vizörde atlıyı aynı yerde tutmaya gayret ederek tam karşımdayken deklanşöre basıp pan hareketini tamamladım. Atın gövdesi ve binici kabul edilebilir bir netlikte, ayaklar ve kuyruk kompozisyonel bütünlüğü sağlıyor. Yüksek bir perde hızında arka plandaki seyirciler dikkat dağıtabilecekken burada estetik bir fon oluşturuyor.
Teknik veriler: Nikon D3, Nikkor 70-200mm, TC-14II, ISO 200, 1/50sn, f/18. Sürekli autofocus, enstantane öncelikli pozlandırma

#

 

Gelecek yazıda panning tekniğini detaylı olarak inceleyecek ve hareket fotoğrafçılığında çekime etki eden faktörleri gözden geçireceğiz.

-ekg